Dünkü Yazının Devamı…
…
Seyri sülük… İnsanın manevi yolculuğu. Bu yolculukla son 7 yılımda tanıştım. Öyle başındayım ki daha aracıma yakıt alıyorum desem yalan olmaz. Bunca zaman öğrendiğim her şeyin yalan olduğunu görme yükü ağır ama umut verici. Önce harfleri öğreniyorum sanki sonra heceleri birleştiriyorum. Cümle kurmak için daha ne kadar yıllanırım bilmem. Artık daha iyiyim, daha neşeli daha huzurlu. Ama yine de bazen nefsim hiç susmuyor. Karşındaki mutlu olacaksa yap diyor. Ve ben o sese karşılık verebileceğimi 43 yıl sonra öğrendim. Aslında dibimdeymiş. Ehhh! Bir sus artık diyecek kadar içimdeymiş. Ve ben kör ve aptal bir şekilde ömrümün yarısını heba etmişim. Ama kalan ömrümü edemem. Çünkü bir tane daha yok ve olanın da çoğu gitti. Artık öğrendiklerimi bağıra bağıra söyleyebiliyorum.
- İnsanları değiştirmenin mümkün olmadığını, asıl değişimin insanın içinde olması gerektiğini,
- İnsan ilişkilerinin hayattaki en zor imtihan olduğunu ama aslında o zorluğu kendimizin yarattığını,
- En yakın arkadaşının, akrabanın vs. Aslında kafanda yarattığın kadar mükemmel olmadığını ve bir hareketiyle hayal kırıklığına uğratabildiğini. Buna alışmam gerektiğini,
- Canım ne isterse onu yapmanın en büyük Özgürlük olduğunu,
- Sevemediğim, negatif enerji aldığım insanları hayatta tutmanın o omuzlara en büyük yük olduğunu,
- İnsanın önce ve her zaman kendini sevmesi gerektiğini,
- Asıl erdemin insanın kendi kusurlarını her şeyiyle kabul edip, kendi yüzüme çatır çatır yüzüne söyleyebilmeyi,
- Hayatımda maddi karşılık beklemeden yaptığım birçok şeye insanların aptallık dediğini ama benim için aptal olmamak adına evde üretmeden boş boş oturanın asıl kayıp olduğunu,
- İnsanın fikri neyse zikrinin gerçekten o olduğunu
Öğrendim, öğreniyorum ve öğretiyorlar. Bu da benim yoluma kaldırım taşı olsun. Eyvallah…