Gazetecilik mesleğini icra eden bireyler mesleğin doğası gereği birçok farklı ortamda bulunmak zorunda kalır. Bu farklı ortamlar içerisinde gazeteci hem kendi kimliğini hem de çalıştığı kurumun kimliğini saygın tutmalıdır. Bu saygınlığın kazanılması ve sürdürülebilirliği için protokol ve davranış kurallarına hâkim olması gerekmektedir. Gazeteci eğer saygı görmeyi bekliyorsa ortamlarda adeta bir bukalemun edasında olmalıdır. Bunun anlamı şudur; davranışlar bulunulan ortama göre şekillendirmelidir.
Öncelikle bir basın mensubu sahada aktif çalışanı ya da haber merkezinde çalışması fark etmeksizin doğru ve yalın bir iletişim şekli kullanmalıdır. Davranış kurallarına uyan bir basın mensubunun dikkat etmesi gereken birincil madde budur. Bu davranış kuralı kendi basın mensupları arkadaşlarınızın arasında olsanız dahi elden bırakmamanız gereken bir kural olmalıdır. Çünkü ilk önce çevrenizdeki insanların size saygı duyması gerekmektedir. Bunun ardından muhabir sokağa çıktığı zaman doğru ve yalın bir iletişimle habere daha kolay ulaşacaktır. İletişim şeklinin ardından basın mensubunun üslup ve hitabet şeklide çok önemlidir. Bunun nedeni ise her an her ortamda herhangi bir protokol üyesi ile karşılaşabilme ihtimalidir. Bir basın mensubu olarak şunu belirtebilirim ki; protokol üyeleri tamamıyla üslup ve diksiyona göre basın mensubuna vereceği demeçleri değiştirebiliyor. Örneğin; ardı ardına yapılan bir röportaj arasında x kanalının muhabirinin milletvekiline soracağı sorunun şeklini ve tonlamasını beğenmeyen vekil tatmin edici bir demeç vermeyip, y kanalının muhabirinin diksiyonu ve üslubunu beğenerek ona tatmin edici demeçler verebilir. Bu tamamıyla muhabirlerin kendini yetiştirme ve davranış biçimine bağlıdır. Üsluptaki en temel noktalardan bir tanesi ise hitap şeklidir. Protokol üyelerine doğru ve süslü olman bir hitap şekli kullanılmalıdır.