Hep iyi ve mutlu olanlara merhaba… Duygular değişir gelişir. Hep aynı duyguda olmak mümkün olsaydı dünya deneyimi olmazdı. Biz insanlar mutluluğu ararken aslında kendimize endişelerimizle huzursuz bir alan inşa ederiz. Hep önümüze koyduğumuz hedefler büyük engeller yaratır. Başarmak ve mücadele için bir kafes olması gerekiyormuş gibi hissederiz. Önce koca koca taşları önümüze koyar, sonra onları nasıl çözebileceğimizi düşünürüz. Biz yaşamayı mücadele etmek olarak görürüz. Evrenin çekim yasası felsefesinde de otur evinde milyonlar kazan diye bir şey yoktur. Sen bolluk ve bereketin kendin için bir engel olduğunu düşünüyorsan oradan dışarıya adım atamazsın. Önce kendin için neyi deneyimlemek istediğine bir karar ver. Mutluluk oyunu oynamak yerine seni mutluluğa getirecek seçimleri yap. Ben yolumu seçemiyorum diyor olabilirsin. Bu noktada uykusuz gecelere gerek yok. Aklınla kalbini harmanla, içgüdülerini sakın es geçme ve bir karar ver.
Sürekli mutluluk oyunu hayatınızda bir kafes yaratır ve diğer duyguları bir yerde bloke eder. Bazen çok mutluyum aniden çok mutsuz oluyorum diyorsanız bu kafesin içindesiniz demektir. Yapılması gereken gelen duyguya teslimiyetle yaşamaktır.
Şimdi hedeflerinizi bir kenara koyun. Onlar siz bu hayat yolunu yürürken karşınıza teker teker çıkacak zaten. Siz bugünü kaçırmadan yaşamaya bakın. Bir plaza da bir küçük oda da çalışıyor olabilirsiniz. Sadece bir dakikalığına camdan dışarı bakın. Bu hayatta varolmak için bir umut bir çıkış yolu mutlaka göreceksiniz. Yanınızda sürekli dertlerini anlatan arkadaşınıza sakin ol çözülür deyin. Bu şu demektir; ‘Evet seni anlıyorum ve tüm sıkıntılar senin önüne konmuş ama hiçbir şey kalıcı değil. Bugünü birlikte yeni bir gün yapalım.
Kendinizi çıkarın bu kafesten. Önce kendine iyi gelmelidir insan. Haydi şimdi bugün sizde yeniden başlayın. Ben deneyimliyorum… Hayat çok güzel ve kafesin dışında dingin bir özgürlük hissi var.