Aslında her şey tohumdan var oldu… Tohum gözlerini tanıdık olmadığı varlıklara açtı, önce ağladı sonra alıştı… Alışmışlıklar öyle bir hal aldılar ki bizi, benliğimizi, hatta beynimizi kara halatlarla dört bir yandan sardılar. Ardından insanlığın benliği sustu, düşünce çarklarının arasına alışmışlıklar halatları girdi.
İnsanoğlu hayata gözlerini ilk açtığı anda fark etmeden ve aslında tamamen istem dışı bir kararla kendisi dışında var olan her şey ile derin bir bağlantı kurar. İnsanoğlunun hayatı ve kendisini anlamlandırmaya çalıştığı bir bütün zaman boyunca da bu derin bağ sistemi içerisinde zaman zaman farkında bile olmadan yaşamını sürdürür. Ancak insanoğlu, diğer tüm canlılar gibi yanılsanamaz bir gerçekle var olan her şeye âdete kenetlendiğini çoğu zaman unutur. Bu unutuş sonucunda kişi tüm bu bağlarını hayattan kopardığını varsayarak görünmezliğe bürünür ancak şu unutulmamalıdır ki bu kâinat sistemi içerisinde her anda, her hareketimiz ve her düşünüşümüz ile bu sisteme bağlı olarak yaşar ve ilerleriz. İnsanoğlunun içerisinde bulunduğu bu derin sistem hayatın her yerine, her hücresine kadar işlemiştir. Aslında farkında olmadan öyle kenetlenmiş bir ağın içerisinde varlığımızı devam ettiriyoruz ki… Her düşüncemizle daima kısır bir döngü içerisinde hem kendimizi hem de diğerlerini bu sistemin içerisine çekmekteyiz. Asla yorulmayan, sıkılmayan ve sürekli adeta bir sapık gibi karşı camdan sizi gözetleyen birinin varlığında özgür olduğunuzu varsayabilir misiniz? Yalnızca öyle olduğunuzu düşünerek büyük bir yanılgının içerisine düşebilirsiniz. Çok genel bir yargı ‘özgürlüğümüzün bir diğerinin özgürlüğünü kısıtladığı yerde bittiğine’ yöneliktir ancak şu unutulmamalıdır ki herkesin her an ve her koşulda birbirine bağlı olduğu bu büyük sistem içerisinde özgürlük denilen bir düşünceden söz etmek mantıksız olacaktır. Çünkü resmin bütününe odaklanırsak, yaşama gözlerimizi açtığımız ilk andan itibaren çeşitli sorumluluk bağlarıyla karşılaştığımı fark edeceğizdir ve aslında özgürlük diye kendimizi kandırdığımız o hissiyat, bizi çepeçevre saran sorumluluk bağlarının bizim tarafımızdan adeta kenara iterek ve yok sayarak kendimizi hayattan soyutlaştırmamızdan ibarettir.
…