“Doktor” kelimesinin kökeninin Fransızca olduğunu ve anlamının ise “diplomalı tabip” olduğunu söylüyorlar. Tabip kelimesi ise insanlar arasında hastalıkların iyileşmesi için onlara yardım eden kimse… Ne zor alınan unvanlar, sıfatlar bunlar. Kelime olarak bu kadar basit, bir cümleyle bir açıklaması olsa da özünde yapılan işin kutsallığı cümlelerle anlatılamaz. İnsanlara karşılıksız yardım etmek hayatın en büyük erdemlerinden ama bir insanı yaşatma adına yapılan iş bu mesleği altı doldurulamaz ağırlıkta bırakıyor. Herkes yaşamıştır en ufak bir ağrıda bile canımız orda olur. O acı dinsin isteriz biri bize medet olsun bir çare bulsun isteriz. Ve koşa koşa gideriz doktorların kapısına. Ne büyük güven duygusu. Tabi ki yine rabbimin yazdığı yaşansa da bize aracı olsun diye verilen bu meslek ehline minnetle koşarız. Peki neden herkes doktor olamıyor düşündük mü? Nedir onu ayrı kılan. İster zekâ deyin ister çalışma arzusu ister akıl ama herkesin harcı olmayan bir meslek için hayatlarının en deli dolu en geri gelmez yaşlarını dirsek çürüterek geçiren bir hedeften bahsediyorum.
İnsanlık ırkının yaşı 200.000 yıl… Ama doktorluk mesleğinin bin yıllık bir tarihi olduğunu düşününce arada yaşanan zaman açığında hiç mi doktor yoktu. Belki ismi doktor olmasa da insanlara şifa vermeye çalışan zekâ küpü nice kahraman vardı. Düşünsenize ilk insanlar başları ağrıdığında ne yaptılar acaba ya da ağrılarını bir şeylerin geçirebileceğini nasıl fark ettiler? Bir insanın verdiği akılla hangi otun hangi çiçeğin şifa olduğunu keşfettiklerinde o insan o grubun şifacısı olmadı mı artık?
Sonra yıllar yıllar geçip ülkemizde açılan tıp okulları sayesinde her yıl 14 Mart tıp bayramı olarak kutlanmaya başlandı. Bu alanda çalışan tüm kahramanların hizmet sorunlarının masaya yatırıldığı ve bilime katkıları olan herkesin ödüllendirildiği bir gün haline geldi. Peki ne kadar derman olunuyor sorunlarına orası benim yazımın çok dışında bir konu. Ama tabi günümüze kadar gelen saygı yozlaşmasından bu meslek ve sağlık alanı da maalesef nasibini alıyor. Elinden gelenin en iyisini yaptığı hastasını kaybettiği için şiddet gören nice sağlık çalışanı haberini görüyoruz her yerde. Yaratma ve diriltme gücünü kulların yapabildiğini düşünen cahil kesimden sırf bu yüzden birçok saygısızlık gören bir meslek grubu haline geldi sağlık kesimi. Hani evinde çocuğunu eğitemeyip okulda suçu öğretmende bulup şiddet uygulayan yobaz kesim gibi. Biz insana saygı duymadığımız sürece mesleklerde de bu durumu yaşamak maalesef çok da imkânsız görünmüyor. 2 yıl tüm dünyanın boğuştuğu salgın hastalık neticesinde kafayı sıyırdığını iddia eden bizlerin bu kahramanların karşısında sözlerini iki kere düşünüp söylemesini isterim.
Yani dostlar sizi bilmem ama benim şahsen bütün kahrımı çeken aile hekimim ve ekibi basta olmak üzere hayatını insanı sağlıklı tutmak adına adamış tüm doktorların, hemşirelerin ve sağlık çalışanlarının tıp bayramın canı gönülden kutluyor ve ayakta alkışlıyorum.