Bu harcamaya ne gerek olduğu Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde ortaya çıkıyor. Abraham Harold Maslow tarafından ortaya atılan İhtiyaçlar Hiyerarşisi bir insanın en temel ihtiyaçlarını gidermeden üst basamaklarda bulunan diğer ihtiyaçlarını karşılamaya yönelmeyeceğini iddia eder ve günümüze kadar bu basamaklar giderek artmıştır. Alttan 4. basamak statü ve saygınlık ihtiyacını temsil eder. Bizim konumuzla ilgisi olan da bu basamak zaten.
Geçtiğimiz günlerde bir sohbet esnasında şu cümleyi duydum: “Çalışanımın telefonu benim telefonumdan üst model” patron, çalışanını gelirine göre giderini ayarlamamakla suçluyordu. “Öyle bir masrafa ne gerek var, eline geçen belli neticede”.
Toplumda insanlar ekonomik kaygıların getirdiği baskı ile mutsuzlaştı. Aile içi ekonomiyi doğrultamayınca, eşlerinden çocuklarından saygı göremez hale geldiler. Toplumda zaten okyanusta bir damlalar, herkes gibi sıradan. İşyerinde sadece diğerleri gibi bir çalışan. Bir de beyaz yakalılar içerisinde şef ya da müdür, mavi yakalılar içerisinde de ustabaşı değillerse, sayıldıklarına dair bir ibareye rastlamaları olanaksız. Bu sebepledir ki toplumda kendisine statü bakımından yer edinememiş bireyler, lüks araçlara daha fazla ilgi göstermeye başlıyor. Maaşıyla, bilgisiyle ya da sadece “çıplak” insan olmakla elde edemedikleri saygınlığı, lüks eşyaları ile elde etmeyi amaçlıyor. Eviyle, arabasıyla, telefonuyla, saatiyle, giyimiyle dikkat çekmek istiyor.
Yani ‘suç’, lüks harcama yapan düşük gelirlinin mi? Ona ihtiyacı olan hayatı kurmaya müsaade etmeyen ekonomik düzenin mi? Yoksa işçiden edindiği artı değer ile birikimine birikim katıp, lüks harcama ile statü ihtiyacını karşılamaya ihtiyaç duymayan patronun mu?