Nöbetçi Eczaneler
Olay Gazetesi el değiştirdikten sonra eski misyonunu Kadir Kenar’ın köşesine taşıdığı konularla sürdürüyor. (Haber için sahada olanlar üstüne alınmasın) Kadir’inde belirttiği gibi biz eski “Hürriyet”çiyizdir. Evet Kadir Okullu, ben alaylı Hürriyetçilerdeniz. Tabi ki rahmetli Simavi’nin Hürriyeti.
Evet doğru söylüyor. Biz çalıştığımız şehre yukarıdan bakar, o kentin yönetimini kendi aramızda paylaşırdık. Patronumuz da bizlerin yaptığı haberleri satardı. Başkada bir işi yoktu. Ne ihale koşturur ne de siyasi iradeye yalakılık yaptırırdı. Maaşımızı Hürriyet’ten, gücümüzü okurumuzdan alırdık. İyi habere, güzel fotoğrafa ödül verilirdi. Haber müdürünün, ya da yazı işleri müdürlerinin odasının önünden, parmaklarımızın üstüne basarak geçerdik. Haber için harcanan her kuruş kutsaldı.
Kadir arkadaşım, köşesinde demiş ki “Güngör Yıldız’ı anlıyorum, gözlerim kapalı”! Evet en iyi anlayanın Kadir Kenar olduğunu, bu ara başlıkla anlatmış zaten.
Sayın Genel Sekreter Abdullah Köklü’ye takmış falan değilim. Gazeteci tarihe tanıklık eden kişidir. Bildiklerini, gördüklerini, toplumun çıkarı ve menfaati için korkmadan, susmadan anlatmalıdır. Biz toplumun aynasıyız. Gördüklerimizi, toplumda yaşananları karşımızdakilere yansıtırız. Böyle öğrendik. Bunun içindir ki Çanakkale’de Gazetecilik yapan isimlerin içerisinde en fazla adliyeye giden iki isimden birisi ben diğeri de Kadir arkadaşımdır. Gitmeye devam edeceğiz.
Meslek yaşantımız boyunca nelere tanık olmadık ki? İsterseniz bir kaç soru soralım. Yanıt verebilen varsa, yanıtlarını da buradan paylaşırım.
Şehit yakınlarının düğünlerinde, memurların çocuklarının önemli günlerinde hediye anlamında takılmak üzere Vali beyin makam aracındaki altınların çalındığı doğru mudur?
Makamda korumaların birbirlerine beylik silahı ile ateş etmeye çalıştıklarını biliyor muyuz?
Özel alanda özel yerde çalışanların fiş toplayıp Gestaş’tan her ay düzenli olarak neredeyse bir maaş kadar para aldıkları doğru mudur?
Resmi makam aracı ile gidilmemesi gereken uhrevi diye bazı alanlara gidilmiş midir?
Sayın en yetkili ismin getirdiği iki isimden birisi Biga’da kaza geçirdiğinde tarihi eserler ortalığa saçılmış mıdır?
Dönemin Valisi, Rektörü Terzioğlu Vakfına çökmeye çalışmışlar mıdır?
Vakıf yönetimini dönemin emniyet güçleri ile izletip, vakıftan çıkartmış mıdır?
Vakıf kasasında bulunan 20 Milyon lira para için yönetimi değiştirip, bugünün yönetimin alt yapısı oluşturulmamış mıdır?
Vakfın parasını almak isteyen Rektör bugün nerededir? Cezaevinde ise neden yatıyordur?
O dönem vakıfta çalışan Sayın Genel Sekreter hala görevinin başında değil midir?
Bak Kadir, yine geldik aynı noktaya. Hay Allah.
Çanakkalelilerin kurduğu Vakıf kaç öğrenciye burs veriyordur?
Çanakkaleli hayırsever iş insanının kurduğu vakfın avukatı gerçekten ve niçin İstanbul’dandır?
Çanakkale’de avukat yok mudur?
Haa sahiiii
Terzioğlu Vakf yönetiminin Sayın Abdullah Köklü ve yönetim kurulu üyeleri Bankadan yüklü miktarda kredi çekip Adliye Sarayı yanına yaptırdıkları binadan kaç avukat yer kiralamıştır?
Kiralamadıysa bunun nedeni nedir?
Kiralar mı yüksek, fazla geliyor?
Yoksa yatırım mı yanlış yapıldı da ricayla kiracı aranıyor?
Aklı olan, düşünen her beyin bunu sorar. Soruşturur. Biga öğrenci yurdu işi bu haftada bizi meşgul edebilir.
Hadi Kadir, ayna tutmaya, tarihe tanıklık etmeye devam edelim.
