Peki, çare nedir. Rahmetli Erbakan’ın dediği gibi, ”Pansuman tedbirler” ile bu iş çözülmez. Elektrik satan şirketlerin, toplam karı 125 milyar lira olmuş. Alt yapı Devletin. Üreten Devlet. Bilmeyenler için söyleyelim. Elektiriği Devlet kurum TEİAŞ üretiyor… Yani, Türkiye Elektrik İletim A.Ş.Türkiye’deki, bütün ülke çapında yüksek gerilim hatlarıyla, taşınması ve iletiminden sorumlu bir Kamu İktisadi teşebbüsüdür (KİT). Özelleşeme ile TEDAŞ ı alan özel sektör, yalnızca satar. Para tahsil eder. Yani, “Armut piş, ağzıma düş” misali. Devletin 1 Milyon kilometreden fazla Elektrik hattı var. Satın alan kuruluşların, yalnızca personel ve arıza giderme masrafı var. Şimdi gelelim çözüme. Bakanlar Kurulu kararı ile mi?Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile mi? Türkiye Büyük Millet Meclisi ile mi? Her neyse,Eski adı TEDAŞ olan,şimdi özel sektörde bulunan kuruluş,KİK statüsüne getirilmelidir.KİK nedir? Kamu İktisadi Kuruluşu.Özet olarak,kamu yararı ağır basan bir oluşum.,. Hatırlayınız, Bir Tarihte Ziraat Bankası gibi kuruluşların zararı, devlet tarafından Sübvanse ediliyordu. Yani hazineden karşılanıyordu. Tarife değiştirmekle bu iş olmaz.Devlet kuruluşu tekrar geri alacak.Ucuz satacak.Zararı Hazine karşılayacak.Muhalefet lideri,Faturayı ödemeyeceğim diyeceğine. Böyle bir formül üretmeli. Millet çözüm yolu istiyor. Elektriğin pahalı olması, haliyle üretimi de etkiliyor. Ve maliyetler yükseliyor. Bu da tüketiciye yansıyor. Özel Sektörün kazandığı 125 milyar lira, devlete kalacak. Şimdi bazıları,”Devlet geleneğinde, daha önce satılan bir kuruluş nasıl geri alınacak?”.Alınır. Bal gibi alınır. Getirirsiniz Meclise. Aslanlar gibi çıkarırsınız. Yoksa gece kullan, gündüz kullan. Yok,200 kilovatı geçme. Bunlar palyatif uygulamalar. Devlet gücünü göstermelidir. Allahtan. Zayıf bir muhalefet var. Rahmetli Demirel gibi biri olsaydı, bu hayat pahalılığında, hükümetin işi çok zor olurdu. Şimdikiler. Niye yaptın gibi, boş, beleş işlerle uğraştıkları için fayda etmiyor.
Azıcık ucundan
Maymunun biri, bir gün ormanın derinliklerine doğru yol alıyormuş, birden karşısına son hızla kaçan bir ayı çıkınca, seslenmiş: – Ayı kardeş, niye kaçıyorsun? – Hiç sorma maymun kardeş. Ormanı maliyeciler bastı. – Eee, ne var bunda? – Eeesi var mı? Bende kürk, hanımda kürk, çocuklarda kürk. Ben kaçmayayım da kimler kaçsın?
Ayı kaçarken, maymun da yoluna devam etmiş, bir süre sonra karşısına hızlı bir şekilde kaçmaya çalışan kaplumbağayı görünce sormuş: – Kaplumbağa kardeş, sen niye kaçıyorsun? – Hiç sorma maymun kardeş. Ormanı maliyeciler bastı. – Eee, ne var bunda?
– Eeesi var mı? Bende ev, hanımda ev, çocuklarda ev. Benkaçmayayım da kimler kaçsın? Maymun da ormanın derinliklerindeki gezintisine devam etmiş, biraz sonra yırtık uçurtma gibi kaçmaya çalışan leyleği görüp sormuş: – Leylek kardeş, sen niye kaçıyorsun? – Hiç sorma maymun kardeş. Ormanı maliyeciler bastı. – Eee, ne var bunda?
– Eeesi varmı? Bende yazlık, hanımda yazlık, çocuklarda yazlık.
Maymun gezintisine devam ederken, birden dönüp kendisi de kaçmaya başlamış, bir süre kaçtıktan sonra nefes nefese durmuş ve kendi kendine şöyle demiş: – Ulan ben niye kaçıyorum? Benim kıçım açık, hanımın kıçı açık, çocukların kıçı açık! Sağlıcakla kalınız.