Yurdumun her yeri eğer mutluysanız yuvanız olabilir. Bir uçakla ulaşılan noktalarda yeni hayatlar yeni deneyimler alıyorsunuz. Şehre doğru uçakla süzülürken dağların rengi ile bulutlar karışmış gibiydi. Beyazın sessizlik ve dinginlik hissi beni daha şehre inmeden mutlu etti zaten. Bir düzen şehri Kayseri. Caddelerin genişliği ve düzenin verdiği ferahlık hissi bana çok iyi geldi. Hayatın çalışmak üzerine kurulu olduğu bu şehir, benim gibi tarih sevenleri de memnun ediyor. Erciyes dağının eteklerine kurulmuş Hititlerin ilk yerleşim yerleri olan bu şehirde, Asur, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok medeniyet yaşamış. En çok eser bırakanlar ise Selçuklular olmuş. Şehir içinde dolaşırken bu tüm günümüze gelebilmiş yada restorasyon görmüş tarihi alanları görünce, insan nefes alıyormuş gibi hissediyor. Selçuklu mimarisinde üç boyutlu giriş teması çok belirgin. Bu etkiyi tüm dönem eserlerinde görüyorum. Bir dönem şehri çevreleyen surlar, Roma döneminde yapılmış ve Bizans döneminde de eklemelere devam edilmiş. Bu surlar, iki büyük giriş kapısı olan, iç ve dış iki bölümden oluşan Kayseri Kalesi çevresinden uzanmaya devam ediyor. Kayseri de gezilebilecek pek çok alan var. En çok dikkatimi çekenlerden biri Kayseri Lisesi. Milli Mücadele döneminde çok hizmet etmiş olan bu lise, pek çok değerli isim yetiştirmiş. O dönem cepheye giden gençler nedeniyle ilk defa mezun verememiştir.1904 yılında yaptırılan lise şu an Milli mücadele Müzesi olmuş durumda. Bir diğeri Atatürk’ün ilk Kayseri ye geldiğinde konuşmasını yaptığı saat kulesi. Bu alan Abdülhamit döneminde yaptırılmış. Benim için Atamın bir zaman ayaklarını bastığı topraklarda yürümek bile büyük bir şeref.
Ben gezerken mutlaka yolum düşer bana katkı olabilecek noktalara. Ben Mevlana’yı anlamaya çalışırken ustası, hocası ile karşılaşmak büyük mutluluk oldu. Sadece onu yetiştirmek için Konya ya gitmiş, Ledun ilmine vakıf, bunun için inzivalar yapmış bir zat Seyyid Burhanettin. Türbesinin bulunduğu alanda huzur enerjisi dolu. Çevresinde bir çok döneme ait mezar taşları ve türbe girişinde bir çok aliminde mezarı bulunmaktadır.
Dağlar la çevrili Kayseri’de kendine has ve dik duruşu ile Ali dağı karşılıyor yol rotam da beni. Ben buradayım ve kendi kendime de varım diyor sanki. Zamanında orada savaşmış Hz. Ali’ den alıyormuş adını. Şimdilerde yamaç paraşütü yapılıyor ve iki kalkış pisti var.
Tabi Erciyesi sona bıraktım…
Sadece bir dağ gibi düşünmeyin. Bir dağ ki anne gibi sarmalıyor sizi. Üç ayrı çıkış noktası var.
Oteller bölgesi ferah ve bana kış tatilini düşündürecek kadar dingin. Üç yolda sizi başka bir kültüre ve deneyime açıyor. Benim gibi deniz etrafında yaşamış biri için bir dağın tam ortasında olmak inanılmaz bir deneyimdi. Ruhu sert bir alan. Zirvelere doğru yaklaştıkça gücünü ve büyüklüğünü hissediyorsunuz. Tıpkı bir Anadolu kadını gibi sevgiyle ve şefkatle kucaklayan ama ben buradayım diyecek güce de sahip.
Güneyimde Adana’ya, kuzeyimde sanki her yerde oralılar varmış gibi hissettiren Sivas’a, batıda Nevşehir ve Niğde ye bir selam verip çok keyifli hislerle ayrılıyorum Kayseriden. Bir sonraki rotalarıma doğru bakarken kalbimde yine şükürle…