Zarfa değil, Mazrufa bakın!

İstanbul’u Kar esir aldı. Kar’ın yağacağı günler önceden belliydi. Sürpriz değildi yani, Tabii olarak, Belediyelerimiz ve Karayolları teşkilatımız, gerekli tedbirleri alır. Hazırlıklı olurdu. Keza. Türkiye’nin her yerinde günlerce Kar yağdığı halde, yolların kapadığı, vatandaşın mahsur kaldığı görülmüş şey değildi. İstanbul’da bu yaşananların tek izahı var. Beceriksizlik. Basiretsizlik. Kimse bize,”İstanbul 16 milyonluk bir şehir. Tabi ki sıkıntılar olacak” demesin. İstanbul yeni oluşmadı. Yıllardır var Ekip ve ekipmanları da ona göre fazla ve yeterli… Ve yıllardır Kar yağıyor. Amma ve lakin Belediye görevini yapıp yolları açık tutuyordu. Ta ki,”Her şey çok güzel olacak” diyerek, halkı aldatan bir yönetim gelen kadar. Hatırlayınız. Eskiden Kış kıyamet olduğunda, haber bültenlerinde, ”Van’ın Bahçesaray ilçesinde yollar kapandı. İlçe ile irtibat sağlanamıyor” diye. Artık duymuyoruz. Bu ne demektir. Yetkili makamda otaranlar işi öğrendi. Gerekli tedbirleri aldılar. İstanbul’da felaket olduğunda, Belediye Başkanı, Rakı Balık yapıyormuş. Yapar. Kimsenin Balık yemesine itirazı olamaz. Taraftarları,”Ne var yani? Balık yemişse” diye. Cambaza baktırmaya çalışıyorlar. İşin aslını göz ardı etmeye çalışıyorlar. Burada en önemli nokta, bir Büyük elçi ya da her ne ise birlikte olması. Üstelik vatandaş yollarda donarken. Kriz merkezinin başında, orayı yönetiyor olması gerekirken, başka işlerle uğraşıyor” Tayfalar ne kadar çok olsa da, iş Geminin Kaptanındadır”.  Bir Belediye Başkanı, İngiliz Büyükelçisi ile neden görüşür? Hangi sıfatla? Üstelik afetler konusunda sabıkalı. Elazığ’da Deprem olurken, bir uğrayıp, Erzurum’a Kayağa giden, İstanbul’u Sel götürürken Bodrumda eğlenen birisinden bahsediyoruz. Buradan, İmamın oğlunun Trollerine şunu demek istiyoruz.”Ne var Balık yemekte” diyorsunuz. Atalarımız ne güzel söylemişler;”Zarfa değil, Mazrufa bakın”.Yani, Zarfın dışına bakmayın. İçindekine bakın. Bir de Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetmeye talip. İstabul’un üstesinden gelememiş. Nasıl olacak bu? Zaten İstabul’a baktığı yok ki. Her şey yine çok güzel mi olacak? Aman, olmasın!

Azıcık Ucundan

Nasreddin Hoca, Kar’ın ne olduğunu bilmiyormuş. Hiç görmemiş. Bir gün sabah kalkmış ki, her taraf bembeyaz Kar. Tabi Kar’ın ne olduğunu bilmiyor. Pamuk zannetmiş. Hemen karısının başına gitmiş:
– Karı, karı kalk! Her taraf pamuk dolu. Yatağı yorganı getir de dolduralım. Sabah olmuş Hoca: – Karı, Karı kalk! Her gün çocukların çişini kaçırdığı yatağa, bugünde yastık yorgan kaçırdı, demiş. Sağlıcakla kalınız.