Bir dönemin daha sonuna doğru geliyoruz. Finaller yaklaşıyor ve Güz dönemini kapatıyoruz. Eh sonrası bahar ardından mezuniyet. Birçok öğrencinin gözlerinde mezuniyet korkusunu görmekteyim. Bu mesleğe çakılı kalmış kimseler yüzünden yeni mezunların kendisine iş bulması pek mümkün durmuyor. Hele ki dijitalleşen medya da dijitalin d’sine hâkim olmayan insanların hala yüksek konumlarda olması bu olayı net şekilde açıklıyor. Dijitalleşmeye ayak uyduran genç arkadaşlarımda ise bulundukları yerlere çivi çakan insanlar yüzünden korku görüyorum.
Tabi bu ülkede gereğinden çok çok fazla iletişim fakültesinin olmasının bu kadar işsiz iletişimci olmasında çok fazla katkısı var. Bu kadar fakülte olunca da elbette niteliksiz eğitim kaçınılmaz oluyor. Birçok arkadaşım bir kere kamera tutamadan okuldan mezun olup kurtlar sofrasında kendine yer arıyor ve doğal olarak iş bulamıyor. İlk olarak bu niteliksiz eğitimin ortadan tamamıyla kaldırılmasına büyük emek verilmesi gerekiyor. Teorik bilginin yanına teknik bilgiyi eklemezseniz sektörde sizi sadece teorik bilgi maalesef öne çıkarmıyor. Kameranın doğru Kelvin değerini bilmiyorsanız kimse sizin Frankfurt Okulunu bilmenizi önemsemiyor. Maalesef acı bir gerçek. Teorik bilgi olmamalı demiyorum elbette olmalı. Fakat bu teorik bilginin sahaya nasıl uyarlanması gerektiği de öğrencilere gösterilmesi lazım. Eh burada tabi bütün akademisyenlerin bir süre boyunca sahada çalışması lazım. Bu iş sadece akademik bilgiyle olacak bir iş değil.
Bu kadar zor bir meslekte kışını yazınız geceniz gündüzün yokken. Haftada 1 gün izniniz varken. Hele taşrada çalışıyorsanız o izin gününde olay olmasın diye dua ediyorsanız hele de hak ettiğiniz paraya alamıyorsanız bu işi yapmak pek akıl işi değil. Peki neden mi yapıyoruz. Tutku, idealistlik, ego, tanınırlık bunların hepsi bu işi yapmak için iyi kavramlar. Yeni mezun olacak olan arkadaşlarım işe girerken size söyleyecekleri il cümle şudur “Bu işin saati yok” gerçekten bu işin saati yoktur. Gece sıcak yatağınızdan kalkabilecek kadar inanıyorsanız kendinize eksi derecelerde parmağınız donsa daha basabilecekseniz o deklanşöre işte o zaman bu işi seçmelisiniz. Gençliğiniz en güzel yılları, doğum günleri, arkadaşlarınızın toplanmaları her zaman olmasa da çoğunlukla kaçıracaksınız.
Bunu göze alın…