Temel yeterlilik testi (TYT) ve alan yeterlilik testi (AYT), üniversite yerleştirme testlerine hazırlanan genç lise öğrencileri test çözme yeteneklerini artırmak için dershanelere taşınıyorlar. Yetmiyor, test kitaplarından yüzlercesini çözmek zorunda kalıyorlar. Sınava girenler söyler: “çözdüğüm test kitapları üst üste konulunca boyumu aştı” diye. Amaç sınava giren akranlarını daha hızlı test çözerek geçmek. İlk 10.000 içine girebilen öğrenciler, ilk dilimdeki bölümleri veya meslekleri seçebiliyorlar. Diğerleri de bir bölüm seçiyorlar ama… Çocukları kreşe göndermek gibi gençler okulda oyalansınlar, okurken işsizlik rakamlarını yükseltmesinler diye okul işgal ediyorlar. İş aramak için hayata adım attıklarında mülakatlarda siyasi torpilleri yoksa ki en önemlisi bizim memlekette budur, okudukları meslek alanı dışında ne iş olsa yaparım gerçekliğiyle hayata atılıyorlar. Konumuza dönersek hazırlanması bile hem öğrencilere zihinsel zorluklarla dolu, hem de aileler için oldukça ekonomik külfeti olan üniversite sınavları, dershane ücretinden başka alınmak zorunda oldukları test kitapları var. Sene başında 60₺ civarında etiket fiyatı olan indirimle 35₺ ya alınabilen test kitapları, Aralık ayında birden 110₺ fiyatlara çıkıp indirimle 55₺ veya 60₺ alınmaya başlandı. Daha ilk dönem bitmeden artan fiyatlar velilerin belini bükecek türden bir maliyet. Ülkemizde neyin fiyatı durdu ki tamamen ham maddesi yurt dışından gelen kitaplar olduğu yerde kalsın. Sanırım test kitaplarının öğretmen yazarlarının, onca emekle hazırladıkları bilgiler ve sorular, maliyetin en küçük kısmı oluyor.
Kendimizi, yarattığımız eğitim sisteminin çaresizlikleri içine hapis edip, sonra bu sistemi ve kalabalıkları aşmak için çeşitli isimlerde yıllardır sürdürdüğümüz bir sınavlar sistemi yaratmışız. Zaten fakirleşen halka eğitim ekonomisinin içinde çeşit çeşit harcama kalemleri yaratmışsın. Çocuğum bari bu kaderden kurtulsun, doktor, mühendis olsun diye elinde avucunda ne varsa harcıyor veliler.
Üniversitelerin sayısını artırmışsın ama akademik olarak yetersiz akademisyenlerle şişirmişsin. Akademisyenler araştırma yapmak, tez yazmak, bilimsel sonuçlar çıkartmak yerine bol bol ders saati doldurup, maaşını artırma yoluna girmişler. Akademisyenlerinin her biri 10 yılda toplam 2 şer bilimsel yayın yapabilen üniversitemiz, dünyanın ilk 500 üniversitesi içine girebilmiş. Diğer üniversiteleri düşünün belki akademisyenlerinin 1 araştırma ortalaması bile yoktur. Zeki öğrencilerin bir kısmını üniversite sıralarında enerjilerini söndürürken, ısrarlı olarak zihnini kullanmayı sürdüren öğrencileri yurt dışına adeta “armut piş, ağzıma düş” misali kayıp ediyoruz. Sonra da bilimsellik, sanayileşme, dünya ile rekabet etmeyi bekliyoruz. Hâlâ ülkede kalan olursa, akademiye de, iş hayatına da politik kartvizit getiremediği için almıyoruz. Yazık bu üniversite hazırlığı için alınan dershane eğitimine, alınan kitaplara ve verilen emeklere. Üniversitenin kapısına gelmiş tüm öğrencileri sınavsız okullara kayıt yapsak, sonra da derse devam edebilen ve sadece gerçek anlamda sınavlarda başarılı olanları bir üst sınıfa geçirsek daha başarılı öğrenciler yetiştirebiliriz. Şimdiki sistemde de üniversitelerimizin dünya sıralamasında yeri bellidir ki bu seviyenin altına da ne yapsak inemez.