Neler yaşıyoruz, yaşayacağız?
Öğüten bir çarkın içine girdik.
Millet olarak öğütülüyoruz.
Çelikten bir leblebi bulur da bu çarkın arasına sokulursa öğütülmekten belki kurtuluruz.
İnatlaşıyoruz. Birbirimizle inatlaşıyoruz.
Saatleri mevsimlere uydurmada inatlaşıyoruz.
Pandeminin okullardan, öğrencilerden bulaştığını çok iyi biliyoruz.
Okulları bir iki haftalığına tatil yapmakta inatlaşıyoruz.
Faizi indirmede inatlaşıyoruz.
Muhalefetin Salı konuşmalarıyla muhalefet yaptığına inandığında inatlaşıyoruz.
Herkesin korkuları var.
Yarın korkusu var.
Ödeyememe korkusu var.
Aç kalma korkusu var.
Evladının isteğini yerine getirememe korkusu var, bunları hep birlikte yaşıyoruz.
Bu saatten sonra kimse kimseyi anlayamayacak.
Bunun korkusu var.
Çorapçıdan ekonomi bakanı yapılırsa faizin düşeceğini de kardeşinden alırsın.
Tahribat öyle büyük ki anlayamıyoruz.
İlk okul seviyesindeki çocuklar bile döviz kuru konuşur olmuş.
Koyun besleyip para kazanayım yerine, koin alıp parayı bulalım dönemine girdik.
Umutsuzluğu aşılayıp, umutsuzlar ülkesi olmamalıyız.
80 milyon insanı bu umutsuzluk denizinde boğamazsınız.
80 milyon insan bir kişiden de büyüktür, bir kişinin idare ettiğini sandığı siyasi partilerden de.
Bizler, ayağımızda çarık, başımızda enveriye ile bu topraklarda zırhlıları durdurmuş milletin evlatlarıyız.
Bizler, Cumhuriyetin öz sözünün yazıldığı bu topraklarda yaşıyoruz.
Kimse hayal kurmamıza engel olamaz.
Bir dönem bu memlekette radyolardan cepheler kurulup oyun oynanıyordu.
Sonuç ne oldu. Nerede o günlerin efendileri?
Bir zamanlar da her sokağa en güçlü olduğunu sanılan kişinin ismi verilmişti.
Ne oldu o sokakların isimlerine?
Beyler, bizi idare ettiğini söyleyen iktidar ortakları, temsilcileri.
Beyler, kendisini bizim adımıza muhalefet yapıyoruz diyen temsilciler.
Yarın sabah güneş yeniden doğacak.
Sizler hala eskisi gibi mi sokağa çıkacağınızı sanıyorsunuz?
Bu milletin hafızasıysa hep 18 yaşındadır. Bunu lütfen unutmayın.
Hale ne bekliyorsunuz?