Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Dijitalleşen Dünyada Türk Çocuklarının Okuma Alışkanlıkları

2020 yılının mart ayında

2020 yılının mart ayında Türkiye’de görülen ve hayatımızda ki son 1.5 yılı esir alan Covid-19 sürecinde en çok etkilenenlerden birisi de ilkokul öğrencileridir. Tabletlerin eğitim-öğretim alanında kullanımının yaygınlaşmasının ardından sanal-eğitim ve sanal dünya ile erken yaşta tanışan çocukların kitap okuma oranları oldukça düşük. Çocukların eline bazen sussunlar, bazen de başımdan gitsin diye tutuşturulan tabletler çocuklara yaptığımız en büyük ikinci kötülüktür. Birinci kötülük ise onların oyun alanlarının olmayışı ve eğlence sorunu çekmeleridir. Sosyal aktivite ilgilerinin tamamen dijitalleşme üzerinden gerçekleştirilmesidir. Çocuklar mademki geleceğimiz insan kendi geleceğini neden sekteye uğratır ki? Çocuklar ve genç bireylerin Youtube gibi mecralarda saatlerce ekran başında video izlemesi, tamamen sanal odaklı gelişen beyinleri, muhakeme yeteneğinden noksan çocuklar inşa eder. Kendi kültürünü, dilini tanımayan, okuduğunu anlamayan 140 kelime ile Türkçe konuşan bir nesil inşa edilir. Oysa dijital sosyalleşme yerine sokakta oyun oynayan, kitap okuyan, Türk Masallarını tanıyan onlarla büyüyen bir çocuk, yaşı ilerledikçe hem kendi kültürünü hem de dünya kültürlerini tanımaya heves eder. Oysa bizler ellerimize tutuşturulan akıllı cep telefonları ile saatlerce saçma sapan videolar izleyip, belirsiz bir algoritmanın bize dayattığı ortak içerikleri zihnimize kazıyarak vaktimizi harcıyoruz. Tablet açıp kapayan çocuğa dahi damgası vurulması o çocuğu dijital bataklığa daha da çok itmez mi sevgili ebeveynler?
Haklısınız kızıyorsunuz. Oyun alanı mı kaldı? Sokaklar güvenli değil, çocuğum gözümün önünde dursun yeter diyorsunuz. Sizlere katılıyorum sizin gerekçeleriniz ne yazık ki ülkemizin en büyük sorunlarından birisi olan betonlaşmanın sebepleridir. Peki, evde gözünüzün önünde oturan o çocuğa tablet dışında bir alternatif sunamaz mıyız? Akşamları evde ailecek kitap okumak gibi. Ailenin bir arada oturup akıllı kelepçelerimizden ve onun yaydığı radyasyondan bir nebze de uzaklaşsak? 7 yaşında ki çocuğa Netflix dizilerini, Youtuberleri değil de Muzaffer İzgü’yü ve onun ölümsüz eseri Ökkeş serisini öğretsek. Çocuklar, topluma hiçbir faydası olmayan Youtuberler’a değil de bu toprakların yetiştirdiği yazarlara özense? Onları tanısa fena mı olurdu. Ökkeş’in bisikleti ile baraja giderken başına gelen komik olayları okusalar, bulgur pilavı ve tarhana betimlemeleri ile Anadolu yemek kültürünü tanısalar, bu toprakların insanları bu toprakları tanısalar, büyüyünce yazar-çizer aydın olsalar kötü mü olurdu? Yıllık yirmi bin Türk Lirası verdiğiniz özel eğitim kurumları sizin çocuklarınızdan zeki olanları portföy yapar, kalanlar müşteridir. Portföy olan o masum ve zeki çocuklar bir sonra ki müşterinin çocuğuna anlatılacak bir örnektir. Bu döngü hep böyle devam eder. İmkânı olmayan ya da tercihini devlet okullarından yana kullanan ailelerin çocukları ne olacak peki? Eğitimde ki fırsat eşitsizliği öğrenmeye engel midir? Engelse eğer o zincirleri bireysel çabamızla bir nebze de olsa kıramaz mıyız? Bir toplum cahilse bu suç onu yönetenlerindir. Bir çocuk cahilse, bu suç önce ailesinin daha sonra da öğretmenlerinindir. Gelin dijitalleşen dünyada çocuklarımızı ekran başında büyülenmiş gibi video izlerken değil, onu kitap okurken izleyelim. Sevgili anne ve babalar, Muzaffer İzgü’nün Ökkeş serisini okuduğumda 8 yaşındaydım. Onunla tanışma fırsatı da buldum, kitap imzalatma şerefine de eriştim. Sizlerden rica ediyorum çocuklarınızı ekran başına mahkûm etmeyin. Çocuklarınıza Ökkeş serisini mutlaka okutun. Hatta önce siz daha sonra da çocuğunuza okutun. Belki yaşadığınız o güzel çocukluğunuz aklınıza gelir. Ve şunu unutmayın, çocuklara okumayı, yazmayı, resim yapmayı, müzik eğitimi almayı, spora yönelmeyi teşvik ederseniz sosyo-kültürel anlamda yetişmiş bir Cumhuriyet neferi yetiştirmiş olursunuz. Sevgiyle ve Cumhuriyetle kalın, çocuklara kitap okutmayı değil onlarla beraber kitap okumaya teşvik edin.

Furkan TURAK
ÇOMÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğrencisi

 

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech