Sanayide, Pemar otomotiv, İrfan ustanın oradayız. Zaten, Opelimiz var diye, abone olduk. Gün aşırı oradayız. Sağ olsunlar, onlar da gerekli ilgiyi ve kolaylığı gösteriyorlar. Sanayi sitesi, genelde satıcıların uğrak yeridir. Yiyecek içecekten, her türlü ev, araba gereçlerini satanları, sık görürsünüz. Eczane ürünleri bile, satanlar var. Neyse. Esas konumuza gelelim. Yaşlı bir amca içeri girdi. Bıçak satıyor. Bizim de ihtiyacımız vardı. Bir tane alalım dedik. Adam doğudan gelmiş.”Baba. Buralarda ne işiniz var” diye sorduk.”Oğlum cezaevinde” dedi. Suçu ne diye sormadık. Neyimize gerek. Ne mok yemişse yemiş. Ama amca hafiften “FETO dan dan. Subay” dedi. Bak hele iyi mok yemiş. Başladı, Sayın Cumhurbaşkanına söylenmeye. “Kendisi aldatıldım dedi. Bizim çocuklar da, aldatıldı. Neden affetmiyor”.diyecektik ki, ”Merak etmeyin. Çıkmaz ayın kırkında, Kılıçdaroğlu iktidara gelirse, hepsini affedecek” dedik. Birden, bıyıklarımızdan manzarayı çaktı.”Yoksa sen Türkeşçi misin?”.Evet. Ölümüne, Türkeşçiyiz. MHP liyiz, dedik.”Derhal bırak”.Bahçeli, daha önce Erdoğan’a neler söyledi. Şimdi birlikte hareket ediyor. Zenginler dışarıda, Bizim çocuklarımız içerde yatıyor”. Emmi, sizin çocukların suçu yok mu? Yoktur diyemedi. “Aldatılmış olabilirler” deyiverdi. Allahtan kork emmi. Yüce Meclisi, insanlarımızı bombalayan, tarayan birileri nasıl kandırılmış olabilir? Cezalarını çeksinler.”Beddua etmeyin “dedi.”Allah hidayet versin diyelim” dedi. Anılacağınız, bu hainlerin uslanacağı yok. Fırsat bulurlarsa, yine aynı şeyi yaparlar. Bu yüzden, safları sıklaştıralım.Bu vatan hainlerini,Allah kahhar ismiyle kahretsin.Bu kalkışmaya,”Tiyatro” diyenlere de,Allah akıl fikir versin,Onlara yardım ve yataklık eden her kim varsa,FETO nün terörist başının dediği gibi,”Ocaklarına ateş düşsün”.Yüce Mevla,bu milletin,birliğini dirliğini bozmasın.
Azıcık ucundan
Adam evine dönünce, karısını hüngür hüngür ağlarken bulmuş… Telaşla sormuş “Eczacı!” demiş karısı içini çekerek… “Telefonda bana küfür etti! Adam öfkeyle Eczaneye koşmuş… ”Sen ne dedin benim karıma” diye saldırmış eczacıya… “Durun!” demiş eczacı, “Bir de beni dinleyin! Bu sabah saatin alarmı çalmayınca, hayli geç kalkabildim… Kahvaltı etmeden, kapıdan fırladım ki evin ve arabanın anahtarlarını içeride unutmuşum. Pencerenin camını kırarak, anahtarları aldım… Geciktim diye, biraz hız yapınca yolda ceza yedim… Yarı yolda lastiğim patladı… Eczaneye geldim ki, kapıda bir sürü insan bekleşiyor… Kapıyı açarken telefon yerinden fırlarcasına çalıyordu… Birinin parasının üzerini vermek için hamle yaptığımda, paralar yere saçıldı… Ellerimin ve dizlerimin üzerinde paraları toplarken, telefon hala çalıyordu… Ayağa kalkarken kasanın açık çekmecesine başımı vurunca, yere yuvarlandım. Telefon hala çalıyordu… Hamle yaparken, ortadaki rafa çarptım. En pahalı parfümler yerlere düşüp kırıldı… Telefon hala deli gibi çalıyordu… Sonunda açtım… Karınız arıyormuş… ‘Rektal termometreyi nasıl kullanacağım?’ diye sordu… Beyefendi size yemin ederim kendisine sadece doğruyu söyledim!” Sağlıcakla kalınız.