Nöbetçi Eczaneler
Cuma pazarına bir gidin. Ne yazık ki, denetim yok. Koca, koca adamlar, kadınlar, esnaflar maskesiz geziyorlar. Ne oldu Sahi? Salgın bitti mi? Hadi, yalnız iken, arabada, kalabalık olmayan yerlerde maske takmıyorsunuz. Yahu bari pazarda takın. Eskiden, Belediye zabıtası, girişte kontrol yapardı. İçeride de gezer, esnafları uyarırdı. Denetimler kaldırıldı da, bizlerin mi haberi yok? Ya, Akaryakıt istasyonlarına ne demeli? İstasyona gelen, arabadan maskesiz çıkıp, içeri giriyor. Oradaki görevli gençler, maske takmaları konusunda uyarıyor. Nerede ise, görevliyi dövecekler. Bu akaryakıt satıcılarının bağlı olduğu bir kurum olsa gerek. Acaba, bir karar alamazlar mı? Maskesiz girenlere yakıt verilmese. Nasıl olur? Yalnızca, AVM lere ve büyük marketlere girişte, Maske ve HES kontrolü yapılmaya devam ediliyor. Bakkal, çakkal, küçük marketlerde hak getire. Sağlık Bakanı bas, bas bağırıyor. Durum kötüye gidiyor. Gelin bu üç kuralı.,. Maske, mesafe ve Hijyene uyun. Aşınızı olun. Dinleyen yok. Çarşı, pazara Bahar gelmiş sanki.
Bizde, Gariplik çok
Bursa İnegöl’de, kayıp vatandaş ihbarı yapılmış. Ekipler, arama yapıyorlarmış. Çevrede, Ormanda. Yolda. İzde. İşin ilginç olanı, aranan adam da, onlarla birlikte kendisini arıyormuş. Gülmemek elde değil. Temel fıkrası gibi. Bu durum yalnızca bizde olur. Selfi yapmak için, Antalya’da, Falezlerde fotoğraf çekerken,düşüp ölen insanlarımız bile var.Tarihi topun içine grip de, resim çekmeye çalışan ve içine sıkışanları da gördük.Garip bir ülkeyiz Mesela, dönerken araçta sinyal yakmak zül geliyor,.. İnsanımıza.Sanki paralıymış gibi.İlginç olanı ise, sinyal vermesi gereken yerde vermiyor da, mecburi dönmesi gereken, başka gidecek yol olmasa bile sinyal yakıyor. Birileri bunlara öğretmiyor mu? Ehliyeti alırken. Yoksa, ehliyeti Bakkal Ahmet amcadan mı alıyorlar?
Gülmece
İşte size bir gariplik daha. Nasreddin Hoca, hayvanlarına ağır yükler yükleyip, onlara eziyet eden köylülerine, iyi bir ders vermek istemiş. Bir gün eşeğine binen Hoca, köy meydanında dolaşmaya başlamış, İşin garibi de, dolu bir çuvalı da sırtına vurmuş, Öyle geziyormuş. Şaşırıp sormuşlar: – Yahu Hoca Efendi, hem eşeğin üzerindesin, hem çuvalı sırtında taşıyorsun, bu nasıl iştir?
Hoca hemen cevabı yetiştirmiş: – Zavallı hayvan, zaten gece gündüz demeden hizmet ediyor bana, Sırtına bindiriyor, yüklerimi taşıyor, değirmeni çeviriyor, Bu kadar hizmetlerinden sonra, dolu çuvalı da ona mı yükleyecektim? Bu yüzden ben vurdum çuvalı sırtıma. Sağlıcakla kalınız.
