CHP nin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Mansur Yavaş’ın, makam aracı meselesini daha önce yazmıştık. “Makam aracım yok. Minibüsle gidip, geliyorum” demişti. Sonradan anlaşıldı ki, minibüs dediği, Ulus-Keçiören minibüsü değilmiş. VİP Minibüs imiş. Şimdi de, Öğrencilerin Yurt mesesinde öne çıkıp, şov yapmış. Taraftarları da,”Vay anasını sayın seyirciler” diyerek ağızlarını açıkta bırakmışlar. Sözde, Üniversite öğrencilerini yurda yerleştirme projesini hayat geçirip, bilmem kaç bin tane öğrenciyi yurtlara yerleştirmiş. Sıcak su varmış.Hatta diş macunu ve diş fırçası bilem varmış!.Ne yazık ki,yapılan bu çalışmanın algı yönetiminden ibaret
olduğu, kısa sürede ortaya çıkmış.. Yavaş’ın, yurt ihtiyacı olan öğrencilere yer açmak amacıyla, barınma evlerinde kalan evsizler ile hasta yakınlarının kaldığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait ‘Şefkat Evleri’ni boşaltarak, öğrencileri yerleştirdiği ortaya çıkmış. Görevliler, binanın “geçici bir sür “öğrencilerin kullanımına sunulduğunu ileri sürmüş. Ancak, binada kalan evsizlerin nereye götürüldüğü, ya da akıbeti ile ilgili bir cevap alınamamış. Yine öğrenciler ise, burada yurt çıkana kadar, bir ay misafir edildiklerini söylemişler. Dışkapı’daki barınma evleri, sokakta yaşayan kimsesiz vatandaşlara, sıcak yuva olmak için kurulan yer için, kısa süre önce Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı, sokakta yaşayanların tespiti için, sahada çalışan gezici ekiplerinin olduğunu belirterek “Ekiplerimiz, AŞTİ, hastane bahçeleri ve parkları gezerek, misafir edilmesi gereken sokakta yaşayan vatandaşlarımızı buraya getiriyorlar. Öncelikle banyo ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bütün kıyafetlerini yıkıyoruz, Yeni giysi veriyoruz. Başka talepleri varsa belediye imkânları çerçevesinde karşılamaya çalışıyoruz” diyerek,yapılan hizmetleri özetlemiş.. Buyurun işte. Sokağa attığınız, evsizler, kimsesizler ne olacak. Sayın Başkan.Tribüne oynamaya devam.
Azıcık ucundan
Amerika’ya giden Temel, uçaktan iner inmez bir otele yerleşmiş ve yorgun olduğu için, uyumaya koyulmuş. Temel, tam uyuyacakmış ki; yandaki daireden “çaaattt!.. Paaatt!.. Küüüttt!..” gibi sesler gelmeye başlamış. Neye uğradığını şaşıran Temel, duvarı yumruklayarak bağırmış: – Hemşerim ne yapıyorsun orada? Karşı daireden cevap gelmiş: – Karate çalışıyorum. – Ben uyumak istiyorum, sen ise gürültü yapıyorsun, kimsin ula sen? – Jean Claude Van Damme.
Sinirlenen Temel, yine bağırmış: – Ula oraya gelirsem; dördünüzün de bacaklarını kırarım! Sağlıcakla kalınız.