Yazılarımızda; bir kısım vatandaşlarımızın ve bazı parti mensuplarının, hükümete ve liderlerine karşı, büyük kin beslediklerini yazdığımızı biliyorsunuz. Leyla Bilginel… Manavgat’ta yangından zarar gören vatandaşlara yardım etmek için, bölgede bulunurken, yardım etmek için, bölgede bulunurken o da ne! Bilginel bir anda telefon kaydını açarak, başlıyor bir vatandaşı azarlamaya: “Onlardan yardım alıyorsanız, ben vermem!” ‘Nasıl yani?’ Herkes hayretler içinde kalıyor. Meğer orada yardım için bulunan AK Parti Gençlik Kolları üyelerine sinirlendiği için, böyle çiğ bir cümle kullanmış… Gerçekten anlayamadım “Onlardan alıyorsanız ben vermem” nasıl bir cümle? Bu, “Benim yardımım senin yardımını döver” gibi bir şey mi?
Aslında keşke orada bulunan AK Parti Gençlik Kolları üyeleri, kenara çekilip “Buyurun biz yardımımızı geri çektik, siz verin” deseydi de görseydik Bilginel’in yapacağı yardımı, çok merak ettik doğrusu.
Sonra Bilginel’den başka bir video geldi; Arabanın içinde ağzı burnu yer değiştirmiş şekilde bağırıyor… Tayland’da yaşarken, sivrisinek ısırması sonucu. Dengue Fever yani Dang Humması olarak bilinen hastalığa yakalanan Bilginel, Sağlık Bakanlığı’nın devreye girmesiyle Türkiye’ye getirilmiş ve tedavi altına alınmıştı. Akabinde Sağlık Bakanlığı ve devlete övgü dolu sözler söylemişti… Ve bu sözleri kendisine hatırlatılınca, öfkeden çıldırmış. Dün methiyeler düzdüğü devletine, bugün tahammülünün kalmamasıyla yüzleşmesi, ağır gelmiş olmalı Leyla Bilginel’e… Kaçırdığı tek şey var, herkes kendine yakışanı yapar günün sonunda… Devletimiz gücünü her zaman ortaya koyar, yine olsa vatandaşı için elinden geleni yapar, imkânlarını kullanır. Bilginel de dün ve bugün örneğinde olduğu gibi yarın da yine her zaman yaptığı gibi, çark etmeye devam eder. Günlerdir hem şov yapanları, hem de yürekten mücadele edenleri görüyoruz. Bunu
millet de görüyor. Senin yardımın senin olsun. Devletin seni binlerce kilometre uzaktan getirip, tedavi etmesini unutup, şu andaki hükümete kin duruyorsun. Ve Kindarlıkta zirve yapıyorsun. Allah ıslah etsin.
Azıcık ucundan
Otomobilimin yıkanma sırasını beklerken bir araba bulunduğumuz avlunun duvarını yıkarak içeri girdi, aksı kırılıp toz duman arasında yeri kazıyarak durdu. Hayli yaşlı sürücüsünü zar zor dışarı çıkartıp sandalyenin birine oturttuk, adamı yakından görünce, “Aman Tanrım, araba kullanmak için çok yaşlısınız.. Ehliyetiniz var mı?” dedim.“Benim artık ehliyet bulundurma zorunluluğum yokmuş” dedi nefes nefese ve devam etti, “Bu gün doktor beni muayene ettikten sonra ehliyetim olup olmadığını sordu, bende ‘Var’ diyip gösterince, onu alıp makasla parça, parça kesip çöpe attı, ‘Amca artık buna ihtiyacın yok ‘ dedi, teşekkür ettim, ve arabama atlayıp buraya geldim işte!” Sağlıcakla kalınız.