Bugünkü köşeyi bir Antik Yunan öyküsüne devretmeyi uygun gördüm. Okudukça neden özellikle bu öyküyü seçtiğimi anlayacaksınız.
Günün birinde, fakir bir Miletli ile gök tanrısı Zeus Milet agorasında bir konu üzerinde tartışmaya başlamışlar. İşin doğrusu bir ölümlü ile bir tanrının hem de üstelik bir baştanrının tartışması görülmüş duyulmuş bir şey değildir ama her şeyden önce “filozoflar kenti” olarak ünlenen Milet özgür düşüncenin başladığı, pozitif bilimlerin temellerinin atıldığı bir kenttir. Miletli Thales, Anaksimenes, Anaksimandros gibi kimi bilginler doğa olaylarını sorguluyorlar, bu olayların tanrıların işi olmadığını söylüyorlardı. Yani Milet tanrıların pabuçlarının dama atıldığı bir yerdi. Bu nedenle böyle bir tartışmayı fazla yadırgamamak gerekir.
Gelelim öykümüze; Fakir Miletli de baştanrı Zeus da kendi söylediğinin doğru olduğu iddiasında. Hiç biri de pes etmiyor geri adım atmıyormuş. Tartışma uzadıkça uzamış. Başlangıçta Zeus kim olduğunu adama söylememiş ama bakmış ki Miletli çetin ceviz onu yenmesi olanaksız. Sonunda dayanamamış hani bugün bizim de yeri geldiğinde üstüne basarak kullandığımız sözcükleri söyleyivermiş.
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” Umursamaz bir davranışla yanıt vermiş Miletli:
“Bilmiyorum, hem bilsem ne olacak ki?” Zeus Öfkeyle homurdanmış.
“Ben tanrıların tanrısı baştanrı Zeus’um.” Adam omuzlarını kaldırıp indirmiş,
“Olursan ol. Bana ne? Ben de gariban Miletli bir adamım.”
Zeus hiddetinden az kalsın o an adamı yıldırımıyla yakıp kavuracakmış.
Karşısındaki adamın kendisinin kim olduğunu öğrendiğinde korkarak bağışlanmasını dileyeceğini sanmış ama ne gezer.
Bir an bu adam saf mı yoksa çok mu yürekli diye düşünmeden de edememiş. Bizim baldırı çıplak Miletli ise dünya umurunda olmadan tartışmayı sürdürmeye devam etmiş. Baştanrı kızacak diye bir korkusu yokmuş ki. Az zaman sonra, artık dayanamayan Zeus, gök gürültüsü gibi bir sesle Miletliye şöyle demiş. -Bana bak, kafamı kızdırma, şimdi seni yıldırımımla yakar kül ederim haaa! Bizimkisi duruşunu hiç bozmamış. Yine omuzlarını kaldırıp indirmiş, sonra da elini şöyle bir sallayıp,
“Ey koca Zeus, işte şimdi göstermiş olduğun bu öfkenle haksızlığını çok güzel kanıtlamış oldun. Sözle kabul ettiremediğin düşünceni yıldırımlarınla mı kabul ettireceksin? İddiayı sen kaybettin. Haydi, var git yoluna be! Sonra ardına bile bakmadan yürümüş gitmiş.”
Bu arada Milet antik kenti Aydın ilinin Didim ilçesi sınırları içerisinde yer alıyor ve felsefenin başlangıç şehri olarak kabul görüyor.
Alıntıladığım kaynak: http://www.antiktarih.com/2019/03/29/fakir-miletli-ile-zeus-egenin-antik-oykuleri/
Arkeolog Ahmet Semih Tulay – Ege’nin Antik Öyküleri