Düşünmez mi insan, öldükten sonra kendisiyle birlikte mezara girmeyen/giremeyen; serveti, eşi, çocukları ve biriktirdiklerinin geride kaldıklarını?
Alıp verdiğimiz nefesler, yiyip içtiğimiz nimetler, giydiğimiz, barındığımız evler ve mekânlar, kendileriyle mutluluk bulduğumuz eşler, uçsuz bucaksız tarla ve araziler; bağlar ve bahçeler, yerden fışkıran sular, çeşit çeşit meyve ve sebzeler; “vesile olmasından ve vermiş olduğu emeğinden başka insanın nasıl bir katkısı vardır.
Toprağa koyduğumuz ufacık çekirdeğin toprakla buluştuktan sonra hayat bulmasında, çatlayıp gün yüzüne çıkmasında, cinsine göre meyve veya sebze verip insanın istifadesine sunmasında; insanın her hangi bir dahli var mıdır?
Hiçbir şey bize ait değil. Hiçbir şey senin değil. Hayat ise ödünç. Hayat sana kendini ödünç verdi diyebiliriz. Ve zamanı geldiğinde geri vereceksin. Sahip olduklarının ve aracı olduğun her şeyin tadını çıkar. Sahip olduğunu düşündüğün eşyalar, çocuğun/çocukların, hatta bedenin bile sana ait değil. Sahibi olduğunu zannettiklerimiz bize ait değildir. Bizimdir dediğimiz, neyimiz bize ait ki?
Sen bir çocuğu dünyaya getirirken müthiş bir vesilesin, evet, ama unutma o kendi amacı için geldi.
Sen, en azından sendeki hayatını kilitleyen tecrübeleri ona aktarmamak adına kendinle çalışabilirsin. Belki insan olarak biraz daha hafif yaşaması için destek olabilirsin, ama o kadar. Unutma, sen sadece onun gelmesine ve insan olma deneyimine vesile olacaksın, onun sahibi değil.
Bedenine bir süre için yerleştin. O da senin dünyadaki hayatı deneyimlemen için vesile. Aslolan beden değil. Evet, dünyada var olabilmen için aslolanlardan bir tanesi ama aslında ruhun insan bedenindeki deneyimleri için bir vesile. Beden, her birimize verilmiş olan geçici bir emanet.
Eşyalar, dünyada biraz daha rahat yaşaman için, ihtiyaçlarını karşılaman için birer vesile. Varlıkları ve yoklukları sende nötr olduğu zaman, aldığında kazanmadığın, verdiğinde de kaybetmediğin zaman gerçek anlamda sana hizmet ediyor demektir. Zaten sana sonsuza kadar zimmetli değiller, olamazlar.
Her şeye yüklediğin anlamlar ve beklentilerin hepsi zihnin oyunlarından ibaret sana.
Çek o kondurduğun anlamları üzerlerinden. Bırak rahatlasınlar. Nefes alsınlar.
“Benim” diye aşırı sahiplenici tutum neyin göstergesi biliyor musun? Yok olma korkusunun.
Her şey birbirinin vesilesi bu hayatta. Ve unutma sadece bir süre için her şey.
Dünyanın tadını çıkar. İnsan olma deneyiminin tadını çıkar; bu yönde ihtiyaçlarını karşılamak için rahatça her şeyi kullan ama sonra da bırakmayı bil. Bir süre için buralardasın sadece. Hiçbir şey sana ait değil. Kullan ama tutunma. Tutunmaya ihtiyacın olmadığını hatırla. Orası çok zihinde var olmaya çalışmak; unutma.
Hayatı yaşamama, insan olmama yardımcı olan tüm vesilelere sevgiyle…