Yasaklar kalksın normal hayatımıza başlayalım ben yapacağımı biliyorum.
Otomobilimi bir tarafa bırakacağım bineceğim iki tekere süreceğim rüzgâra doğru. Sizlerde yapabilirsiniz. ister bisiklet olsun ister motosiklet fark etmez ve hatta ne güçte olursa olsun oda fark etmez. Rüzgâr, güneş, ağaç, kuş, ot, toprak, su, çayır, çimen, tezek, köy, yumurta ve ben… Ben olmazsam olmaz. Yollar beni bekliyor. Alacağım çadırımı çıkacağım yola neresi olursa olsun. Teknoloji meknoloji beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Bu sayfalara tam 52 hafta bir şeyler cızıkdırdım. Gitmeliyim… Sizleri de beklerim. Belki dönerim.
Delirmiş sürücülerden, kafayı cızmış bir alay manyak otomobil sahiplerinden, tutarsız trafik kurallarından, kendini ispat etmeye çalışan yeni yetme trafik polislerinden, daima haklı olduğunu zanneden kadın sürücülerden, abuk sabuk kararlar alan belediye trafik komisyonlarından, otomobilini saçma sapan süslemeler ile donatan görüntü kirliliği yaratan otomobil sapıklarından, aldıkları pikaplara bir o kadar masraf yapıp hafta sonu çamur banyosu yapan zevk sahibi özentilerden, kendilerini şehrin sahibi yolların efendisi sanan sarı taksi sürücülerinden, yaya geçitlerine park yapan yüzsüzlerden, ekzosu aşırı gürültü yapan motosiklet veya otomobil sahibi sorumsuzlardan, kamyonu ile küçük otomobilleri taciz eden kamyon sürücülerinden, Bisiklet ve motosiklet kullanan sürücüleri düşman gören sürücülerden, otomobil sahiplerini yolunacak kaz olarak gören oto tamircilerinden, dürüstlükten çook uzaklarda bir yerde duran ikinci el otomobil satıcılarından bir miktar zaman için ayrılmak iyi gelir diye düşünüyorum. Geri döndüğümde hepsinin yerli yerinde durduğunu görecek olmam biraz sıkıntı yaratacak ama hayat onlarla devam ediyor.
Sevgiyle kalın…
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ ?
Türkiye’de Avrupa’daki toplam sayıdan daha fazla otobüs ve kamyon olduğunu, Avrupa ülkelerinde, elektrikli trenle yük taşımacılığının en düşük olduğu ülkede, bu oran %60, yolcu taşımacılığında ise en düşük oranın %80 olduğunu,1 km karayolu yapılacak harcama ile 5 km demir yolu yapılacağını, Karayollarında 5 ila 10 birim harcanarak taşınan yükün, demir yolunda 1 birim harcanarak taşındığını, Batum’dan Hopa’ya bir TIR ‘nın 3 bin dolar, bir vagonun 2500 dolar taşıma ücreti olduğunu, bir vagonun 3 TIR ‘ın taşıdığı yükü taşıdığını,
Bazı Üst düzey politikacılar ( geçmiş de Türkiye’de cumhurbaşkanlığı yapmış ) demiryolu ulaşımının komünist ülkelerin tercihi dediğini, Gazi Antep-Adana arasında 4 milyar dolara yapılan otoyolun günde 25 bin araç trafiği için ekonomik olduğunu ancak bu yolda günde sadece 2500 araç trafiği olduğunu, İstanbul-Ankara arasının 3 saat, Ankara- Mersin arasının ‘da 3 saatte alacak olan bir demiryolu yapılırsa bunun maliyetinin 4 milyar dolar olacağını,
Japonların yaptığı araştırmaya göre, karayolu taşımacılığının denizyoluna göre % 166 daha pahalı olduğunu,Ülkemizde, deniz yolunun yük taşımacılığındaki payın %0,3 olduğunu,
300 milyar dolar olan dünya deniz taşımacılığından Yunanistan 60 milyar dolar pay alırken, bizim ise 2,5 milyar dolar dahi pay alamadığımızı, Ulaşım, enerji, eğitim gibi temel politikaları yanlış veya olmayan bir ülkenin kalkınamayacağını BİLİYORMUYDUNUZ. Sevgiyle kalın…
TEKNİK
BU LASTİK BİTİNCE KENDİNİ ELE VERİYOR.
Otomobillerde teknoloji, sürücüsüz araçların üretildiği seviyeye ulaştı. Buna rağmen otomobilin en kritik parçalarından biri olan lastiklerde devrim niteliğinde bir değişim yaşandığı söylenemez. Tabii zaman içerisinde firmaların yaptığı çalışmalar sonucu lastiklerin yol tutuşunda ve ömründe iyileşmeler gerçekleşti ancak tasarımcılar Gao Fenglin ve Zhou Buyi’nin yarattığı renk değiştiren lastik son dönemde bu alanda yaşanan en dikkat çekici gelişmelerden biri oldu.
Discolor Tyre, otomobilin lastiğinin ömrünün ne zaman dolduğundan tam emin olamayan sürücülere çok basit ve çok zekice bir çözüm sunuyor.
Gao Fenglin ve Zhou Buyi lastiğin en üst katmanının hemen altına koyu turuncu ince bir plastik katman yerleştirmiş. Böylece lastiğiniz aşındığında yavaş yavaş koyu turuncuya dönüyor ve yola temas eden kısımları tam kırmızı olduğunda artık değişiklik vakti geldiğini anlıyorsunuz.
Bu ilgi çekici ürünün tüketiciyle ne zaman buluşacağı ise henüz belli değil. Seri üretime geçilmeden önce performans ve kalite testlerinin uygulanması gerekiyor. Otomobil gazetesi.
EYYYYYYYY KOVALAKUS
Senin Sedat dan ne eksiğin var senin de olsun bir tane
Cadillac Escalade
Otomotiv endüstrisinin doğum yeri olarak kabul edilen Amerika’nın en önemli markalarından biri olan Cadillac’ın hikayesi çok eskilere dayanıyor. 1902 yılında Henry Martyn Leland tarafından kurulan şirket adını Fransız asıllı bir kaşif olan Atoine Laumet de la Mothe Sieur de Cadillac’tan alıyor.
Amerika’da özellikle ürettiği lüks otomobillerle haklı bir üne sahip olan Cadillac, 1909 yılından bu yana General Motors bünyesindeki markalar arasında yer alıyor. 1908 yılında ürettiği otomobille dünyada araç içi kablo sistemini standart olarak sunan ilk marka olan Cadillac, 1914 yılında da ilk 8 silindirli motoru üretti.
Cadillac Escalade, General Motors’un lüks ve spor sınıfına giren prestij SUV ( sport utility vehicle) modellerinden birisidir. Türkiye de devletin üst düzey koruma ordusunda bol miktarda mevcut olduğu biliniyor.
GÜLMECE
Kadına verilen değer …!!!