1 yılı aşkın süredir devam eden pandemi sürecinde, en olumsuz etkilenen yaş grubunun başında gençler geldi. Eğitim sekteye uğradı. Gençler uzun süre evlerinden çıkamadılar ve yalnız kaldılar. Öte yandan genç işsiz oranı ise Türkiye’de her geçen gün artmaya devam ediyor. Son günlerde yaşanan intihar olaylarında ise gençlerin hayatlarına son verdikleri gözlenir oldu. Uzman Psikolojik Danışman Saadet Lapsekili Uysal ile bir röportaj gerçekleştirdik. Uysal, “Gençler mutsuz ve umutsuzlar” derken, “Hiçbirimizin daha önce alışık olmadığı durumlarla karşı karşıya kaldık ve yeni düzene uyum sağlamak güç oldu” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin dört bir yanında, farklı coğrafyalarda, nüfusun büyük bir bölümü, pandemi sürecinde olumsuz etkilendi. İşletmeler kapandı. Okullar kapandı. Esnaf büyük bir darbe aldı. Geçim sıkıntısı ise üst noktalara çıktı. Bu süreçte ise aylarca evlerinde kalmak zorunda olan, okuldan ve yüz yüze eğitimden, sosyal yaşamdan uzaklaşan gençlerin psikolojik durumlarında bozulma yaşandı. Özellikle intihar oranlarında ise genç nüfusun bir hayli fazla olması gençlerin ruhsal durumlarına dikkat çekti.
Uzman Psikolojik Danışman Saadet Lapsekili Uysal ile gençlerin ruhsal durumları ile ilgili söyleşi gerçekleştirdik. Ekonomik sorunların, işsizliğin, pandemi sürecinin gençlerin ruhsal durumlarını bozup bozmadığını ve belli bir yaş grubunun ne durumda olduklarını sorduk. Uysal, soruları tek tek yanıtladı.
İntihar oranlarında bakıldığında genç nüfusun ağırlığı gözleniyor mu?
Uzman Psikolojik Danışman Saadet Lapsekili Uysal, “Bununla ilgili net bir şey belirtmem güç olabilir ancak özellikle pandemi dönemiyle birlikte suisid (İntihar) girişimlerini ve hazin sonları çok fazla duyar olduk. Bu duyumlarımızda ne yazık ki gençlerimiz de var. Gençlik çağında olan popülasyon için bu süreç oldukça sancılı geçiyor. Kendilerini keşfedecekleri kimlik arayışında oldukları bu süreçte özgürlüklerinin kısıtlanması onlar için kotarılması güç büyük bir mesele haline geldi.”
Gençlerin, daha hayatlarının başında intihara yönelmelerinin faktörleri nelerdir?
Uzman Psikolojik Danışman Saadet Lapsekili Uysal, “İnsanoğlu yaşamını sürdürebilmek ve kendi yaşamında nahoş olan tüm şartları hoş bir duruma çevirebilmek için pek çok çaba vermektedir. Fakat suisid (İntihar) girişiminde bulunan kişi, tüm bu çabadan vazgeçer. Kendi yaşamının karşısında bir tavır sergiler ve devam ettirmemeye çabalar. Bu çok kolay alınan bir karar olmasa gerek… Ancak kişi bu eylemi elbet gerçekleştiriyorsa mutlaka baş edemediği bir meselesi bir nedeni var demektir.
Ancak belirli şeyler belirtmek gerekirse özellikle şu zamanda özgürlüğün kısıtlanması, işsizlik, aile içi çatışmalar, kendini suçlama, utanç duygusuyla baş edememe, değersizlik hissi bu düşünceyi tetikler durumda… Göz ardı edilemeyecek bir kesim genç mutsuz ve umutsuzlar…”
Genç işsiz oranının her geçen gün artması gençler üzerinde psikolojik baskı oluşturuyor mu?
Uzman Psikolojik Danışman Saadet Lapsekili Uysal, “Literatür genç işsiz olarak tanımlasa da ben bu şekilde belirtmek istemiyorum. Genç ve henüz bir işe sahip olmamış olan demek daha umut verici, hele de şu zaman da en çok buna ihtiyacımız varken…
Genç ve henüz bir işe sahip olmamak aslında hali hazırda ruhen ve bedenen çalışmaya elverişli olmak diyebiliriz. O yüzden böyle bir durumla uzun süre karşı karşıya kalmak veyahut kalabilme ihtimalimizin olduğunu bilmek tabiî ki psikolojik baskı oluşturur.
Biz toplum olarak çocukluğumuzdan bu yana “Türk’üm, Doğruyum, Çalışkanım…; Türk, Öğün, Çalış…” ilkeleriyle çalışma koşuluyla büyümüş bir toplumuz. Çocukken hangimize büyüdüğünde ne olacaksın diye sormadılar ki! Bir okul okuyalım ya da okumayalım hepimiz bir gün yapacağımız işin hayalini kurarak büyüdük. Büyüdüğümüzde ise hayalini kurduğumuz işin olup olmamasına değil de bir işimizin olup olmamasına takılı kaldık.”
Ekonomik zorluklar ve geçim problemleri gençleri karamsarlığa sürüklüyor mu?
Uzman Psikolojik Danışman Saadet Lapsekili Uysal, “Hangimizi ya da hangi yaş grubunu sürüklemez ki! Maslow’un İhtiyaçlar Piramidi vardır. Pek çoğumuz mutlaka duymuş ya da görmüştür. O kurama göre insanoğlunun ihtiyacı sınırsızdır ve bir ihtiyacını giderdikten sonra diğer ihtiyacı ortaya çıkar. Bu ihtiyaçlar insanlar için büyük bir motivasyon kaynağıdır. Kişiyi güdüler ve onu elde etmesi için harekete geçirir. İşte o piramidin birinci basamadığında beslenme, su, barınma gibi yaşamsal temel ihtiyaçlarımız yer alır. Eğer birey yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli olan bu ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanır ya da karşılayamazsa karamsarlık ve mutsuzluk ardından gelecektir.”
Pandemi sürecinde özellikle aylardır evlerinde vakit geçirmek zorunda olan gençlerin ruhsal durumları ne düzeyde?
Uzman Psikolojik Danışman Saadet Lapsekili Uysal, “Covid-19 pandemisiyle tanışalı bir yıldan fazla zaman geçti. Neredeyse hepimiz hastalığa karşı “yaşamda kalma savaşı” veriyoruz çünkü biliyoruz ki birçok insan sevdiklerini kaybetti… Çocuklar ve gençler, öfke, karamsarlık, kaygı, korku, üzüntü gibi pek çok duyguyu yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Aynı şekilde ebeveynleri de öyle. Hiçbirimizin daha önce alışık olmadığı durumlarla karşı karşıya kaldık ve yeni düzene uyum sağlamak güç oldu.
Gençler için sosyal ilişkiler önemli bir konudur. Beyinleri sosyalleştiklerinde daha fazla ödüllendirilmiş hissedecek şekilde tasarlanmıştır. Arkadaşlarıyla vakit geçirmek kimliklerini keşfetmelerine yardımcı olurken, bu süreç kendileriyle ilgili keşifte bulunmalarını sınırlandırdı. Bu da yalnız, mutsuz ve öfkeli hissetmelerine neden oldu. Bu süreçte hayatlarında bazı başlangıçlar ve bitişler oldu. Kimisi ilkokulu bitirdi ortaokula başladı ve çocukluğuna veda edemedi, kimisi şehir dışında üniversiteye gidecekti bunun hayalini kurarken gidemedi. O yüzden hayatlarında kaçan pek çok dönüm noktası oldu.
Konuştuklarımız okuyucuları daha da karamsarlığa süreklesin istemem. Biliyoruz ki bu süreç geçecek, hiçbir problem sonsuza dek sürmez! Toplum olarak şuan da en çok birbirimizi anlamaya, anlayışla karşılamaya ihtiyacımız olan bir dönemden geçtiğimizi ve baş etmekte zorlandığımız durumlarda bir uzman desteğine başvurmanın önemli olduğunu unutmayalım.”
Tunahan Ünsal