Son iki günden bu yana, sosyal medyada resmi bir evrak dolaştırılıyor. Bu evrak, CHP’li Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın imzasının da yer aldığı İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu’nda alınan içki satışını yasaklayan toplantı tutanağı…
Vayyyy, neymiş? Nasıl olur da Belediye Başkanı Gökhan, bu tutanağa imza atabilirmiş. Niçin özgürlüklerden yana olmazmış. Yok efendim, öz eleştiri yapıp gerekli açıklamayı yapmalıymış. Daha neler neler… Belediye başkanının imzası ve ağırlığı, ‘alkol satışı yasaktır’ kararıyla mı ölçülüyor. Madem böyle bir durum var, niçin çıkıp CHP’li Genel Merkez yöneticileri grup kararı alır gibi bir karar alıp, topu kendi göğüslerinde yumuşatmıyorlar da konuyu belediye başkanlarının inisiyatifine bırakıyorlar?
Genel Merkez hep bunu yapmıyor mu? Günahlar seçilmişlere, sevaplar genel merkeze öyle mi? Her konuda böyle yapıyorlar. Sonra da kaçan balık hep büyük oluyor.
Çevre konusunda da benzer durumu yaşatmadılar mı? Rüzgar enerjisi için kendileri broşür bastırırken, yerelde siyaset yapanlara net bir tavsiyede ya da bildirimde bulunmadılar. Sonra örgüt birbirine düştü. Çanakkale bölgesinde bir bölgedeki maden ocağı için hiç açıklama yapılmazken, aynı madene 30 kilometre mesafedekine tepki yağdırdılar. Hatta aynı bölgedekine bile…
Haaaa şunu da hemen söyleyeyim. Ben belediye başkanının avukatı falan değilim. Sayın başkanı da imzasını bir gün sonra geri çektiği için eleştiriyorum. Yanlış yaptı. İmzasını çekmeyecekti. Attığı imzanın arkasında durmalıydı.
Çocukluğunu, gençliğini, Çanakkale’de geçiren Sayın Ülgür Gökhan’ın özgürlükleri savunup savunmamasını bir imzayla ölçmemeliyiz. Çocukluğunda aynı mahallede top oynadığı, Musevi arkadaşlarının Hamursuz Bayramını, Ramazan Bayramını, Paskalya Bayramını bilmeyecek kadar da duyarsız olduğuna inanmıyorum. Bir kentin nasıl yönetilmesi gerektiğinin öğretildiği okullardan mezun olduğunu da hatırlayalım. Başkan Hıfzıssıhha Kurul kararını imzalayınca, Çanakkale özgürlüklerin kenti olmaktan vaz mı geçmiş oldu?
Çanakkale’deki bu tartışmalar, kavgalar neden bu kadar uzatılıyor. Tek nedeni var. O da Sayın Gökhan’ın oturduğu koltuk. Bu koltukta gözü olan çok sayıda ismin olmasından kaynaklanıyor. Kimisi iyilik yapma adına, ateşin altına bir odun atıyor. Kimisi de artık sıra bende diyerek suyu kaynatan ateşin altına körükle yaklaşıyor. CHP’de ideoloji bitip koltuk odaklı, siyaset yapılmaya başlanınca durum böyle kendisini gösteriyor.
İl Genel’i kaybettiler Genel Merkez’den ses yok. Hatta tık yok. Varsa yoksa parti içinde tabanı olmayan isimlerle tabanı olmayan tartışmalar yaratmak.
Bir iki sözümüz de Belediye üst düzey yöneticilerine… Belediye Başkanını savunmak, çaresizlik yaşamak değildir. Yaptığınız hizmetlerle, projelerle savunursunuz. Oturup sıranın kendinize gelmesini bekleyerek, oraya buraya demeç vererek ya da rakipler hakkında karşı haber yaptırmaya çalışarak olmaz. Proje üreterek insanları konuşturun. Yaptığınız işleri insanlar tartışsın. Eksiğini değil, insanlar biraz da nasıl yaptığınızı konuşmaya başlasın. Ulaşım, otopark, yeşil alanlar, mimari güzellikler, uygun yapılaşma alanlarının dizaynı, yardımlaşma çalışmaları, sosyal hizmetler ve ilişkiler. Sizin işiniz bunların çoğaltılması yönünde olsun.
Ne kadar ramazan yardımı dağıtılıyor?
İçki satışı aslında Hıfzıssıhha Kuruluna bırakılmayacak kadar önemsenecek bir olaydır. Hükümet yetkilileri, eleştiri almamak adına yaptıkları bir dizi yanlışı ört bas etmek adına bu maddeyi de yasaklar içerisine atıverdi. Öyle akıllı bir gündem yaratıldı ki, biz tüm son iki haftadır konuştuğumuz konuları unuttuk. Ne 128 Milyar kaldı ne de pandemide yapılan başarısızlıklar. Hatta aşı tartışmaları bile içki satışının gölgesinde kalmış oldu.
İktidar cambaza bak dediğinde, muhalefet de koro halinde aynı sözü tekrarlamasın lütfen.
Biz yapılamayanlara alternatif, yapılacakları duymak istiyoruz.