Bazı çaresiz kişiler geçim derdinin içinden çıkamayınca yanlış yolları çare görüyorlar. Bazıları da alın teriyle kazanılan paraya harcanan zamanı hor görüp kestirmeden çalışmadan kazanmak için bir çeşit kumar oynuyor. Yine bir dolandırıcılıkla karşılaştık. Geçmişte yaşanan bankerler, Jetpa, Offshore hesapları, Çiftlik bank ve Almanya’daki gurbetçilerden toplanan paralar ile kurulan sahte fabrikalar unutulmaya başlamışken, bu sefer de kripto para ile zenginleşeceğini düşünenler avlandı. Thodex kripto para aracı kurumu 2 milyar doları bulan tasarrufu buharlaştırdı. Gittikçe de büyüyor kaptırılan para miktarı. Sahibi yurt dışına çıkıp sistemi kapatınca anlaşıldı yapılan vurgun. Benzeri şirketlerdeki müşterilerde panik halinde paralarını çekmeye niyetlenince art arda batanlar artıyor.
Memleketimizin çok güzel atasözleri var bu durumlarla ilgili: “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” Bir de Nasrettin hocanın en bilinen hikayesi var: “Kazan doğurdu” Nasrettin hoca komşusuna verdiği dersle bizlerin bu hikayeden pay çıkarmamızı sağlamış. Hoca önce komşusundan büyükçe kazanını ödünç alır. Kazanın içine küçük bir kazan koyup iade eder. Komşusuna da “kazanın bizim evde doğurdu” der. Yemi yutan komşu Hocanın ikinci gelişinde yeni gelecek kazanın hayaliyle hemencecik kazanını verir. Kazanın ve yeni doğan küçük kazanın zamanında gelmemesi komşuyu sinirlendirir ve Hocanın kapısına gider. Hoca “kazan öldü” der. Yani komşunun elinde küçük bir kazan kalır. Bence Hoca ders verdiği komşusuna anlatılmayan bölümde kazanını geri vermiştir. Günümüzde buna “Ponzi” sistemi deniyor. Piyasa faizinden fazlasını vererek müşterilerin paralarını bir birine aktararak sistem devam ettiriliyor. Faiz yeni müşteriler sisteme girsin diye sürekli artırılıyor. Reklamlar ve kazananların çevresini ikna etmesiyle müşteriler artar. Sonunda üretim olmayan yerde sistem tıkanır. Eldeki biriken para ile borcun kapatılamayacağı maksimum noktada sistemi kuran paralarla birlikte sistemden çıkar. Bu kumarın mağdurları hırslarından dolayı Nasrettin hocanın komşusu gibi ellerindeki küçük kazanı da tutmuyorlar. Sözde kazandıkları yüksek faizi de tekrar tekrar sistemin hizmetine sunuyorlar. Yani ellerinde ne bulgur kalıyor ne kazan. Sonra olay adliyelik olunca öğreniyoruz ki sistemin baş kahramanı öyle büyük sermayeli, üreten bir firma değilmiş. Sermayesiz bir dolandırıcıymış.
Yazımızda ki hiçbir cümle bilmediğimiz olaylardan bahsetmiyor. Bunların hepsi bildiğimiz ders aldığımız fıkralar ve olaylar. Ama hala aynı oyuna gelecek kişilerin tekrar tekrar çıkması üzüntü veriyor.