10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Hiç işin tarihçesine girmeyeceğim. Niçin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü ilan edilmiş? Gazetecilik mesleği nasıl yapılır? Kimler Gazeteci olabilir? Bu mesleğin ahlakı, etik değerleri neleri gerektirir? Bu işin içinde bulunup da kimler bu düsturu almıştır? Hiç bu sorgulamaları yapmaya gerek yok.
Mesleğimiz öyle bir duruma getirildi ki bu mesleği herkes yapabilir görüntüsüne konuldu. Ne iş ahlakı ne de meslek etik değerleri ön planda tutuluyor artık.
Meslektaşlar olarak önce iğneyi kendimize batırırsak, bizden sonrakiler için bir çivi çakmış oluruz.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, basın mensuplarına toplu olarak kahvaltı verilen, yemek ısmarlanan gün değildir. Ne yazık ki öyle algılanmaya başladı.
Mesleki ve günün önemi anlamında jest yapmak farklı bir duygu. Tüm meslektaşlarımız o gün, bir yerde toplanır, küçük jestler yapılır bunu son derece anlamlı bulurum. Ama bunun anlamı işini yapan gazetecileri satın almak, kurumların, kişilerin yaptıkları hataları bu gazetecilerin yazmasına engel bir durum teşkil etmemeli.
Kamuoyunun çıkarı, gazetecinin de gazetenin de daima üstündedir.
Cuma günü, İl Özel İdaresi meclis toplantı salonunda Ocak ayının son taplantısı yapıldı. Geçici kadro için alınacak elemanların maaşı konuşuldu. En düşük maaşın 5 bin 500’den başladığını öğrendik. Bu kadroyu veren İl Genel Meclisi’ne seçilen üyelerin aldığı aylık ücret 4 bin 500 gibi bir rakama denk geliyor. Karar verenler bu kişiler. Salonda bu konu konuşulup olayı heberleştiren gazetecinin aldığı ücret ise asgariden işlem görüyor…
Ülkemizdeki meslektaşlarımızın yüzde 90’ı işsiz iken, iş bulup çalışanların ise yarını garanti değil ve düşük ücret ile yaşam savaşı veriyor. Güvencesini tartışmaya bile gerek yok. Oysa gazeteciler “Dünyada basın özgürlüğü sıralamasında en geri Afrika ülkelerini bile sollayıp, en alt sıralarda gezinen bir ülke olarak neyi kutluyoruz ki?’’ diye soruyorlar.
Peki neden 10 Ocak?
4 Ocak 1961’de kabul edilen ve basın çalışanlarının bazı haklar ve yasal güvence sağlayan “212 sayılı kanun” adlı düzenlemenin Resmi Gazete’de yayınlanışı nedeniyle 10 Ocak günü kutlama günü olmuştur.
Bu yasa ile kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazete patronu (Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah) 212 sayılı yasanın ve Basın İlan Kurumu’nun oluşmasına ilişkin bu yasanın mesleki sakıncalar doğuracağını iddia eden bir ortak bildiriye imza atarak gazetelerini 3 gün kapadıklarını duyurmuşlardır. O üç günlük sürede gazeteciler bir araya gelip bütün Türkiye’de dağıtılan BASIN adını verdikleri gazeteyi çıkarmışlar ve patronlar pes etmiştir.
Bugün çok zor elde edilmiş ve 1971 yılına kadar Basın Bayramı olarak kutlanmış, ancak o tarihten başlayarak 1971 yılında alınan haklar bir bir yok edildiği için, daha sonraki yıllar Geleneksel Gazeteciler Günü olarak kutlanıyor!
Gazetecilik mesleği kutsaldır. Sır tutacaksın. Ülkenin, halkın menfaatlerini her anlayışın üstünde göreceksin. Her görüş ve düşünceye eşit mesafede değer vereceksin. Kendi duygu ve fikrini, haberine, işine alet etmeyeceksin. Bu meslek ağır bir yüktür.
Her isteyen bu yükü uzun süre taşıyamaz. Siz bakmayın 10 Ocak Günü’nün ortalıkta, ayağa düşmüş şekilde kutlandığına…
İğneyi kendimize batırarak bu günü kutlayalım!