İnsan koşullarını kabullenip, koşullarına göre şekillenmeli bence. Sınıfının farkında, özgürlük alanına hâkim, ortak kullanım kurallarına uyumlu ve beklentiyi düşük tutuğu ölçüde mutluluğa sahip olabiliyor çünkü.
Bu fikri, kendime şiar edinsem ve çoğu durumda faydasını görsem de sorgulamadan duramadığım birçok konu, beynimi hallaç pamuğuna çeviriyor. Bugünün konusu da askerlik…
Yazarlarımızdan biri bugün “birliğe katılacak”. İyimser bakış açısı yüzünden O böyle söylememizi istiyor. Bana göre teslim olacak. Canını sıkmamak ya da gireceği durum hakkında kötümser önyargılara sebep olmamak için kendisine asla böyle söylemesem de, tam anlamıyla düşüncem bu.
Sistemi sorgulamayayım diyorum, sonuçta her erkeğin eli silah tutmalı diyorlar. Ama yine de aklım almıyor, günümüzde sanki savaşlar öyle pek de topyekûn silah kuşanarak yapılmıyor sanki. Bahsettiğim arkadaşım özeline inecek olursak atletik bir yapısı var, eminin atış talimlerinde de çok iyi sonuç elde edecek. Ama karşısındaki bir tabela değil de kanlı canlı bir varlık olduğunda aynı başarıyı sergileyebileceğini düşünmüyorum. Hayat ve sevgi dolu çünkü, bir varlığın yaşamına son verme kararını, vermek zorunda kalmasını hiç istemem.
Öte yandan, dedim ya artık savaşlar daha çok teknolojiyle ilerliyor. Bu insan da günümüz teknolojisine oldukça hâkim. O’na silah tutmayı öğretmek yerine, bilişim alanında fırsat sunulsa vatana millete daha faydalı olabilirdi.
Ama ne yapacaksın, vatan borcu bu hepimizin boynu kıldan ince. O’da, vatan millet naraları atıp sonra 21 gün bedelli askerlik yapan burjuva çocuklarının aksine, kendi sınıfdaşları gibi 6 ay bu görevi yerine getirecek. Umarım faydasını görür.