ÖĞRETMENLER ARASINDAKİ FARKLI STATÜLER SON BULMALIDIR
Öğretmenliğin ücretli, geçici (piktesli), sözleşmeli ve kadrolu olarak ayrılması kabul edilemez. Aynı işi yapıp farklı statülerde çalışmak mesleğimize zarar vermektedir. Öğretmenin ücretlisi, geçicisi, sözleşmelisi olmaz, öğretmen sadece ve sadece KADROLU olmalıdır. Bir çok farklı sorunlara da yol açan sözleşmeli öğretmenlik uygulaması kaldırılmalı, bunun yerine özendirici, teşvik edici adımlar gerçekleştirilmelidir. Bütçeden çalışma güçlüğü çekilen bölgelerde çalışanlara teşvik verilmesi sağlanmalıdır. Geçici işçi statüsünde ve işçi kadrosunda görev yapan piktes öğretmenleri ise proje sonunda kalıcı istihdama kavuşmalıdır. Ücretli öğretmenliğin son bulması için ise yeni atamalara ihtiyaç bulunmaktadır.
ÖĞRETMENLERİN EK DERS MAĞDURİYETİ ÇÖZÜLMELİDİR
Bilindiği gibi okul öncesi ve sınıf öğretmenlerinin aylık karşılığı ders görevi 18 saat iken; Atölye ve laboratuvar öğretmenlerinin haftada 20 saat, genel bilgi ve meslek dersleri (branş) öğretmenlerinin 15 saattir.
Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin yıllar önce bu sorunun çözüleceğini söylemesine, geçmişteki Milli Eğitim Şurasında bununla ilgili tavsiye kararı alınmış olmasına rağmen hali hazırda bu konu ile ilgili bir adım atılmamış ve MEB öğretmenler arasındaki ek ders adaletsizliğini gidermemiştir. Aynı işi yapan, aynı ders saati görev yapan öğretmenlerimiz arasındaki ücret ayrımı devam etmektedir. MEB öğretmenlerimiz arasındaki bu ayrımı ortadan kaldırmalı ve bütün öğretmenlerimizin aylık karşılığı ders görevi 15 saat olacak şekilde düzenleme yapmalıdır.
MEMUR VE YARDIMCI HİZMETLER SINIFINA HAZIRLIK ÖDENEĞİ YOK
Her toplu sözleşme döneminde pas geçilen, memur, VHKİ ve yardımcı hizmetliler sınıfında sorunlar bu yıl da sürmektedir. Eğitim yılına hazırlık için bir ödenek almayan ama eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunda çalışan kamu personeli yeni öğretim yılını yine mutsuz ve sıkıntılı olarak karşılamıştır. Eğitime hazırlık ödeneği tüm eğitim çalışanlarına verilmelidir.
EĞİTİM BÜTÇESİ aynı zamanda eğitime, öğretmene verilen değeri de göstermektedir. Bu bütçe Yetkili! sendikanın açıkladığı yoksulluk sınırı altında alınan maaşlara, aldığı zamların daha fazlasını vergi dilimi adaletsizliği yüzünden vergi olarak vermeye, adil olmayan branş-ders dağılımlarına, borçlara ve geçim sıkıntılarına çözüm olmayacaktır.
Bir ülkenin gelişmişliği; o ülke insanlarının iyi ve sürekli bir eğitim almaları ve bununla kazandıkları bilgi, beceriyle ekonomik büyümeye yapabilecekleri katkıya bağlıdır. Bilimsel araştırmalara da bakıldığında eğitime ayrılan bütçe artırıldığında bunun ekonomik büyümeye de önemli oranda katkı sağladığı görülmektedir.
Bu nedenledir ki eğitime, öğretmene, eğitim çalışanlarına, öğrencilerimize yapılan yatırımlar artırılmalıdır. Unutmayalım her şeyin tasarrufu olur ama eğitimin tasarrufu olmaz…’