Burç tutma ayı olarak bilinir. Sonbaharın başlangıcıdır.
Eylül ayı hüzündür, ayrılıktır.
Bir başka yaşamların toprağa düştüğü ay olarak bilmek gerekir.
Kerem’i de, Mecnun’u da bu ay, mevsim bu hale getirmiş olabilir.
Belki de nam-ı değer Köroğlu, bu mevsimde Bolu Beyi’ne karşı isyanını başlattı.
Tüm prensler, prenses sanırmış çoban kızını, bu ayda dökülen yaprakların sihriyle.
Uzun yaz döneminin ardından yağan ilk Sonbahar yağmuru tüm kötülükleri ve pislikleri yıkar.
Romantik ve duygusal takılmayı bir tarafa bırakıp, gerçek gündemleri büyüteç altına almalıyız. Ekonomi alanında dolar her geçen gün kendi rekorunu yeniliyor.
Gerçek enflasyonun yüzde 11 dolaylarında değil kat be kat fazlası olarak hissediliyor.
Okullar, açılmadı, ama dershaneler eğitime devam ediyor. Üniversitenin açılmaması küçük esnafı kışa girmeden kara kara düşündürmeye başladı bile.
Hükümetin ekonomik alanda aldığı önlemler, ne derece geleceğe dönük birikim sağlayacak bilemiyoruz.
Bildiğimiz, gördüğümüz ve gözlediğimiz tek gerçek, her geçen günün bir önceki güne göre daha çetin geçiyor olması.
Çanakkale’de üretim yapılıyor.
En azından tarım alanında.
Fakat bir türlü üretici memnun olmuyor.
Girdilerin artmasıyla birlikte, aracıların fiyatları anormal artırması tüketiciyi zora sokuyor.
Kooperatifler ise bu soruna çözüm getiremiyor.
Kooperatif başkanları, kendi kişisel çıkarını düşünmekten, üyesine katkı sağlayamıyor.
Son bahardan söz ettik ya. Bürokraside de yaprak dökümüne çeyrek var.
Şu an bildiğimiz, bize gelen istihbaratlar doğrultusunda Gençlik ve Spor İl Müdürü, Kültür Müdürü, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü, başta olmak üzere birçok daire müdürü değişiyor.
Yerlerine kimlerin geleceği ise öğrendiğime göre Sayın Cumhurbaşkanlığı makamında bekliyor.
Önümüzdeki günlerde imzalanıp resmi gazetede yayınlanacağı ileri sürüldü.
Hüzünlü eylülde tek sevindirici olay olarak da yeterli olmasa da ilk yağmurun yağması oldu.
Hem serinledik, hem sevindik.