Virüsten ve parasızlıktan titreyeceğiz!
KYK tarafından alınan paralar vardır. Üniversiteye ilk kayıt olunduğuna gözler hemen o paraya dikilir. Kimileri için kurtarıcıdır. Kimileri için ise tam bir ekstra eğlence parasıdır. İhtiyacı olana az gelir… Haliyle, ne bulaşık makinesi aldırır, ne çamaşır makinesi aldırır, ne de bir derde derman olur… Kirayı o para ile ödeyeyim desen, kirana yetmez…
İhtiyacı olmayan alsa, tatile götürür, gece hayatı varsa, iki gece daha fazladan takılır. Arkadaştan borç almadan ay sonunu getirmene yarar. 4 yılın sonunda, fatura çıkar ve öylece kara kara düşünmeye başlarsın. Zaten okursun 4 yıl, sonunda iş de bulamazsın! Olmayan işinle, hala iş bulamadın mı diyen ahaliyle, elinde makbuz ile çarşıda-pazarda gezersin…
Çok kişi zamanında çektiği ve ihtiyacını gördüğü KYK borcunu, ödemekte zorluk çektiği için depresyona girmiştir. Bilenler bilir, zaten asgari ücretle çalışıp, bir de KYK’nın geri ödemesini öderseniz, ne tadınız kalır ne de tuzunuz!
Kışı zor geçireceğiz! Söylesene kardeşim, kışın zor geçmesi ile KYK borcu arasında ne gibi bir bağlantı var?
Mart ayından itibaren, o kadar çok işyeri koronavirüs tedbirleri kapsamında battı ki, batmayanlarda kredi çekmek durumunda kaldılar. O krediler için borçlar ertelenecek, şimdi çekin 3 ay sonra geri ödeyeceksiniz, faizlerde çok düşük dendi. Vatandaşta haliyle ihtiyacından, işini-gücünü kurtarmak için bankalarda sıraya girdi. Krediler çekildi, bir şekilde direkten dönülebildiyse dönüldü. Kış döneminde kredilerin geri ödemeleri başlayacak. Kimse nasıl ödeyeceğini bilmiyor? Daha doğrusu bilemiyor. Desteklenmesi gereken kesimler, gerekli ve yeterli destekleri göremediklerinden kredi borçları ile kışın gelmemesini istiyorlar ama nafile!
Ekonomik tablonun kış aylarında bir hayli sıkıntılı olacağı ortadayken, diğer yanda da koronavirüs belası var… Okulların açılmasına sayılı günler kaldı. Kent içerisinde yoğunluklar bir hayli arttı. Bazıları hiç virüs yokmuşçasına, sanki ıssız bir adadaymış gibi maskesiz dolaşmaya devam ediyorlar. Ha, hesabı vatandaşa kesmek kolay! Peki, bu süreçte tedbirler neden erken gevşetildi? Turizm sezonu için birçok kişinin hayatı riske mi atıldı? Şimdi okullar açılacak, okullar açılsın diye ayrı bir riske mi giriliyor?
Siz cevapları düşünürken, Prof. Dr. Alper Şener’in paylaşımından bir alıntı yapacağım. Şener, geçtiğimiz gün önemli bir tespitte bulunarak aşının daha kitlesel olması için çok erken, bu kış sağlıkçılar için zor geçecek demişti. Tabipler Birliği ve STK’lar net bir şekilde verilen sözlerin tutulmadığını ifade ediyorlar. Hastanelerde yoğun bakım doluluk oranları yüzde 50 dolaylarında… Türkiye’nin her yerinden vaka sayıları artıyor. Kimse kısıtlanmak istemiyor ama hayatını da gram kontrol etmiyor…
Neresinden baksan tutarsızlık!
Bu kış hem virüsten kaçacağız hemde çektiğimiz kredileri ödeyeceğiz. Öğrenciyken KYK’dan kredi alındı. İş bulunamadı, kredi borçlarını aileler ödedi. Yine iş bulunamadı, krediler çekildi iş kuruldu. Pandemi sürecine denk geldi. O iş yeri de kapanma riski ile karşı karşıya kaldı. Kapanmasın diye yine kredi çekildi. Şimdi ise geri ödeme zamanları geldi. Yok! Kaçış yok! Dertten, kederden, sıkıntıdan, sorundan kaçış yok!
Tüm bunların yanı sıra, doğalgaz ve elektrikte yapılan zamlarda, kışın evimde oturayım, kimseye dokunmayayım, fikrini zora sokuyor. 700 TL doğalgaz faturası, 350 TL aidat, 850 TL kira, elektrik, su, internet, posta, telefon derken ne keyif kalır ne huzur!
Zor bir kış bizi bekliyor!