Nöbetçi Eczaneler
Corona Virüs ile mücadelede başarıda, her gün biraz daha ilerliyoruz. Test sayısı çoğaldığı halde, Pozitif çıkanların sayısı da düşüyor. Vefat sayımız azaldı. Hastalık 29 Martta Pik yapmıştı. Şükürler olsun yavaş, yavaş atlatıyoruz. Tabidir ki, bu bizleri rehavete düşürmemeli.Aynı tedbirlere devam etmeliyiz.Hep deriz ya.Aynı gemideyiz.Ne yazık ki,aynı gemide olmadığımızı zanneden blok bir kesim var.Hastalık azaldıkça canları sıkılıyor.Neymiş.Bu hastalık insanlarımızı perişan etsin.Ölümler çoğalsın,hükümet puan kaybetsin diye.Çok yanlış bur tutum içimdeler.Yok efendim hastalık azalmamış.Hükümet ölümleri saklıyormuş.Dünya devletlerine neden yardım ediyormuşuz.Türkiye şu ana kadar 90 ülkeye yardım göndermiş,.İMF bile 80 ülkeye yardım gönderebilmiş. Çoğu ülke, kendi vatandaşlarının yardımına koşmazken, Türk Devleti yurt dışından 25 bin vatandaşını getirmiş. Hem de ücretsiz. Bunu da kıskanıyorlar. Kısaca deliriyorlar. Yahu, diyelim ki, İktidarda başka bir muhalefet partisi olsaydı. Aynı başarıyı sağlasaydı. Bizler bahane mi bulacaktık? Sizler gibi mi düşünecektik? Ancak bu gibilerin gözlerini kin nefret bürümüş. Hastalıktan bile, siyasi çıkar kazanma peşindeler. Başakşehir Şehir hastanesinin açılışını heyecanla izledik. Devletimizle gurur duyduk.Solunum cihazı üreten girişimcileri alkışladık.Dünyada sayılı olan böyle bir hastaneye kavuşmak,hele bu pandemi döneminde ne kadar önemli bir şey.Lakin,müzmin muhalifler bunu bile görmezden geldiler.Kendilerinin uydurdukları fuar alanındaki,panayır çadırını hastane diye yutturmaya çalıştılar.Bunlar ıslah olmaz vesselam.
GÜLMECE
İngiltere’yi gezmek isteyen Temel, İngilizce bilmediğinden arkadaşı Dursun’a sormuş: – Ula Tursun, İngiltere’ye cidince onlarla nasıl anlaşacağum da? Dursun Temel’e akıl vermiş: – Bak uşağım, konuştiğun her cümlenin sonuna “ing” koy, onlar senin ne demek istediğuni anlarlar. Temel İngiltere’ye gitmiş ve soluğu bir cafede almış. Dursun’un verdiği aklı uygulamak isteyen Temel, garsonu çağırmış: – Sen bana bir çay getirebiling? Bunu duyan garson, çayı hemen getirmiş. Temel garsona sormuş: – Bak, ben ne güzel ingilizce konuşuyoring değiling? Garson cevabı yapıştırmış:
– Ben Türk olmaying, sen nah içerdin çaying!..**** Temel askere gidecekmiş, çok sevdiği kedisini arkadaşı Dursun’a emanet ederken demiş ki: – Bu kediye iyi bak, ben askerdeyken bir şey olursa, bana mektup yaz. Temel bir aylık asker olunca, Dursun’dan mektup gelmiş, “Temel, kedin dama çıktı, damdan ayağı kaydı, düştü ve öldü.” yazıyormuş. Çok üzülen Temel de, “Ula Dursun, insan alıştıra alıştıra söyler da!.. Bir daha böyle bir şey olursa alıştıra alıştıra yaz.” diye cevap yazmış. Bir Ay sonra Dursun’dan yine mektup gelmiş. Temel mektubu sevinçle açmış ve okuyunca şok olmuş. Gelen mektupta, “Temel, anan dama çıktı!..” yazıyormuş.Sağlıcakla kalınız.