Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, yeni bir gün varki kolay kolay unutulmayacak, tarih kitaplarında yerini kesinlikle alacak. 11 Mart. Çin’den çıkarak, aşırı derecede hızlı şekilde kişiden kişiye adeta dalga dalga yayılan koronavirüs, pasaportla seyahat edilen ülkelerde, sınır tanımazlığı ile insan eliyle çizilen tüm çizgileri yerle bir etti. Bilinenlerin yada bilmeye yaklaştıklarımızın ne denli yetersiz olduğu, bu zamana kadar yapılan yatırımların aslında, kritik kriz anlarında yeterli olmadığını gözler önüne serdi.
Çaresiz miydik?
Türk insanı olarak, çaresiz kala kala, çaresizlik karşısında geliştirdiğimiz psikolojik silahlarımız o kadar fazla ki kriz anlarını akıl almaz şekilde iyi yönetebiliyoruz! Maddi olarak, sürekli işsizlik, atanamama, kadro bulamama, geçinememe, ay sonunu getirememe dertlerimize koronavirüs ile yenileri eklendi. Pes etmedik. ruhsal olarak virüsle mücadele aşamasında, çoğu zaman mizaha sığındık. Evlere kapandık, bir anlamda ailelerimiz ile yeniden tanışma fırsatı bulduk. Akşam yemeklerinde bir araya gelebildiğimiz ailemiz ile sabah kahvaltılarında da vakit geçirme şerefine nail olduk. Evde kalmak aslında kulağa o kadar da götü gelmedi ilk etapta… Süre uzadıkça biraz olsun sıkıldık ama geçim derdiyle ve ay sonunu getirme telaşıyla sinirlerimiz zaten çelik gibi olmuştu. Artan kadın cinayetleri, işsiz kalan onlarca genç ve geçinemediği için intihar eden vatandaşlarımızı gördükçe, hayatta kalma mücadelesinin psikolojik boyutunu biz virüsten önce idrak etmiştik. Virüs belki de dirayetimizi bizlere bir kez daha sorgulattı.
Sınırlarımızı keşfediyoruz
Düşük bütçeli komedi filminin, figüranlıktan başrole terfi eden aktörü gibi yaşadığımız tüm şaşkınlıklarla, sınırlarımızı bir kez daha keşfediyoruz. Kaygı bozukluğu günden güne azarken, kaygıyla baş edebilmek için kendimizi teraziye koyuyoruz. Hangi tarafın ağır basacağını bilemeden, onlarca ağırlığı taşıyan bedenimize virüsü de alarak yola devam etmeye çalışıyoruz.
Havalar güzelleşti. Çanakkale bir başka anlamlı göz kırpar oldu. Kordon çok davetkar… Çarşı gezilesi… Özgürlük Parkı çimlerine uzanılası… Havalar güzelleşse de sokak bizi olanca güzelliği ile kendisine davet etse de biz mücadeleden taviz vermeyeceğiz. Vaka sayısı günden güne artarken, aynı şekilde zorda olsa evde kalmaya devam etmeliyiz.
O taktığımız maskeleri mıncıklamamayı ve işimiz bitince yere atmadan hayata tutunmayı sürdürmeliyiz. Çünkü bu süreç geçtikten sonra, bir hayli yıpranan psikolojimiz ile yine biz baş başa kalacağız.