Yüzyılların olayı olarak bilim dünyasına giren Corona virüsü, korkutucu ve ürkütücü olmaya devam ediyor. İnsanlardaki endişeli bekleyiş ve gelecek korkusu da kafalardaki soruları ardı ardına çoğaltıyor. Çalışmak zorunda olan insanların endişesi ile evde oturanların endişesi arasında elbette çok fark var. Elbette her iki kesim insan da aklından bin bir türlü soruyu geçiriyor.
Orta ölçekli işletme sahipleri, elemanlarını çakrtmayıp gelecek günler için hazırlık yaparken, yarına nasıl bir sorun ve ekonomik boyutla karşılaşacağını bilemiyor. Şimdiye kadar açıklanan ekonomik paketlerden işletme sahipleri ve en salt tabakadaki dar gelirli yurttaşlar yararlanmak için başvurularını yaparken, yine belirli bir süre sonra neyle karşılaşacaklarını bilemiyorlar.
Apartman yöneticisinden başlayarak, muhtarlık, belediye başkanlığı, Valilik gibi makam sahipleri de ellerinden geldiğince, sorunları büyütmeden çözmenin yollarını arıyor. Atanmışlarla seçilmişlerin tavrı ve davranışları da eskiden olduğu gibi bu günlerde de değişmeden devam ediyor. Çanakkale’de sokağa çıkma konusunda halkın gösterdiği hassasiyet ve uyum da takdire değer.
İş yapanlar yada işe gitmek zorunda olanlar, sağlıklarından endişe ederken, eve gönderilen, yada evde oturmak zorunda kalan çalışan guruba mensup insanlarda geleceklerinden endişe duyuyor. Salgın ve olağanüstü durum sona erdiğinde acaba işe geri dönebilecekmiyim? Yoksa işsiz mi kalacağım? Sorularını aklından çıkarmıyor.
Kısaca bu günlerde önce can denildikten sonra çalışanlar, işlerini, işletme sahipleri de geleceğini düşünür oldu. Sokağa çıktığımızda, yada ikili görüşmelerde, herkesin, her kesimin aklındaki sorular hiç bitmiyor. Ha bu günlerde siyasiler ve siyasi partilerin ister lideri, isterse en küçük birimdeki temsilcisi olsun bir tek noktaya odaklanmış durumda.
Siyaset yapanların tümünün tek düşüncesi “Ben bu sorunları nasıl çözerim” yada “Ben halka hangi projeyi gjtürürsem, daha faydalı olurum” diye düşüneceğine sadece kendine ve partisine odaklanıp, “Ben bu krizden nasıl bir fayda elde ederim” zihniyeti ile hareket ediyor. Siyasetcilerin tuzu kuru olduğu için sadece ve sadece ‘ben merkezli’ davranışlarını sürdürüyor.
İnsanların aklındaki sorular ise hiç bitmiyor.
Ortamın böyle gitmesiyle bitmeyecek de.