Herhalde Çanakkale’nin ilk otopark sıkıntısı yaşamasıyla, kentteki otomobil sayısının 10’u geçmesi aynı tarihlere rastlıyor.
Çünkü çocukluğumdan bu yana Çanakkale’de her zaman konuşulan konulardan biri oldu otoparksızlık.
Buna bir de kendisinden başka kimseyi düşünmeden gelişigüzel park edenler eklenince durum sıkıntı boyutundan çile boyutuna geçiyor.
Dün yol çalışması nedeniyle kapatılan Setboyu Caddesi’nin bir kısmında kendi güzergahı dışına dönmesi gereken otobüs, gelişigüzel parklar yüzünden o kadar uzun uğraş verdi ki; hem içindekiler hem de şoförü için kabus oldu.
Sanıyorum ki ne ehliyet sınavlarının zorlaştırılması ne de artan cezalar bu duruma çözüm olamayacak.
En güzeli hatalı park yapanın aracına el koymak.
Acil bir durumsa; değerlendirmesi yapılır ama geri kalan hiçbir şey istisna kapsamına alınmamalı.
İlk etapta örneğin 1 ay el konulsun araca….
Bir kez daha aynı şey olursa 6 ay.
Tekrarı yaşanırsa 1 yıl.
Kişinin başka bir aracı kullanması da engellensin.
Ve bu uygulama öyle pilot illerde denemelerle falan değil de tek bir seferde tüm ülke çapında yapılsın.
Böyle yazınca acımasızca gelebilir size ancak madem bizler kendi başımıza, hür iradelerimizle başkalarının hayatını cehenneme çevirmeyi normal buluyoruz; o halde ektiğimizi biçmenin de sancılarına katlanmamız şart.
KALDIRIMLAR BAŞLI BAŞINA KÂBUS
Park eden araçların verdiği bir başka hasar da kaldırımlara oluyor.
Benim oturduğum çevre 17 Burda AVM’nin arkasında kalıyor ve şehrin diğer bölgelerine göre aslında pek de otopark sıkıntısı yaşandığı söylenemez.
Ancak gelin görün ki bazı IQ’su ağzındaki diş sayısına yetmeyecek tipler koca koca kamyonlarını, arabalarını kaldırımlara park etmekte beis görmüyor.
Hâl böyle olunca da kaldırımlar Camel Trophy rallisindeki pistlere dönüyor.
Üstelik o yollar üniversite öğrencilerinin en sık kullandıkları güzergâhta ve çevre sakinlerinin de pek çoğu belirli bir yaşın üstündeki kişiler.
Gece olduğunda durum daha da vahim bir hâl alıyor.
Sözün özü; başkasını düşünmeyenin düşünülmeye de ihtiyacı yoktur.