Kısa süreli İstanbul seyahatimde ve onun öncesinde internet siteleri, sosyal medya paylaşımları ve Çanakkale kent merkezinde de karşılaştığım ve beni adeta dehşete düşüren bir durum var.
İnsanlar, birbirlerine acayip benziyorlar. Korkunç bir şey bu ya hu!
Herkes, birbirine benziyor.
Kaşlar, gözler, dudaklar, saçlarını toplama biçimleri, sakal kesimleri vesaire.
Ömrümün hiçbir döneminde birbirine bu kadar benzeyen, bu kadar kişiliksiz dış görünüşe sahip insanlarla bir arada olmamıştım.
Kılık kıyafeti bir derece anlayabiliyorum, neticede insanların alım gücü ve onlara sunulan ürünler sınırlı. Neticede kimse özel tasarım kıyafetlerle dolaşacak kadar varlıklı değil. Ancak varlıklı kesim de inanılmaz birbirine benzeyen tarzlara sahip.
Sanki birileri bizim topluma “kendisi gibi olmayı ve görünmeyi yasaklamış” gibi.
Kendi küçük çevremde bu kadar aynılığa maruz kalmıyorum iyi ki ancak sokakta attığım her adımda sanki kötü bir yönetmen tarafından çekilen saçma sapan bir korku filmi içindeymişim hissine kapılıyorum.
Mimikler, tonlamalar, aksesuarları kullanış biçimi, yaşamı paylaşma şekilleri bile bire bir aynı.
Üstelik toplumun bazı kesimleri kendilerini diğer kesimlerden farklı görse de aslında değiller.
Muhafazakârı, seküleri, enteli danteli hepsi aynı.
İlk, orta ve lise eğitimim boyunca okula önlük ve formayla gittiğim halde hiçbir zaman bu kadar aynı görünüşlere sahip olmadık.
Hatta hatırlayanlarınız olacaktır, bizim dönemimizde ayakkabı, toka, kravat gibi şeyler de neredeyse tek tipti.
Ona rağmen eski fotoğraflarda herkesin kendisini diğerlerinden ayıracak pek çok özelliği olduğunu görüyorsunuz.
İçimiz de nispeten daha donanımlı, hayatla ilgili dertlerimiz çoğunlukla daha farklıydı.
Belki diğer şehirlerdekiler öyle değillerdir, bilemiyorum ama bu kadar aynılık, bu beceriksiz torna işi tipler beni her seferinde kendimi topluma maruz bırakmaktan sakındığım için çok iyi bir karar verdiğim yönünde yüreklendiriyor.
Böyle toplum değil, olsa olsa toplama kampı olur.
Kendinize gelin! Herkes ile aynı olmak zorunluluğunuz yok! Sürünün dışında kalmayacaksınız, korkmayın. Zaten sınırları belli bir sürünün içindesiniz ya hu! Niye illa tamamen aynı olmak zorunda olasınız.
Korkutmayın insanı!