Kısa bir süre önce 5 yaşlarında harikulade bir arkadaşımla sohbet ediyorduk. Prensesleri, masalları, süper yetenekleri olan kahramanları, çizgi filmleri çok sever. Ben de ona şu klasik “Sihirli bir değneğin olsaydı, nereye gitmek isterdin?”diye sordum. Bana dedi ki “Çok uzaklara gidemem, şarjı biter.”
Afallamamak mümkün mü? Bence değil.
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki; sihirli değneklerin bile şarjı bitiyor da diyebilirsiniz tabii.
Sınırlarımızı bu kadar erken mi çizmeye başlıyoruz artık hayal kurarken? diye de sorabiliriz kendimize.
Ya da bizler çok mu fazla palas pandıras yaşadık çocukluğu? Sihirli değnek dediğinin enerjisinin bitebileceğini düşünemeden…
Hayal gücünün kısıtlılığı beni hep ürkütür, geleceğe dair endişe duymama neden olur. Sanki gelecekten sorumlu devlet bakanıymışım ya da gelecek dediğin şey yarından daha ötesiymiş gibi.
Ümitsizlik, hayal gücü eksikliği, kara delik gibi bizi içine çeken olumsuzluklar.
Bunlar bana herhangi bir hastalıktan ya da doğal afetten daha korkunç gelir.
Belki bizden önceki neslin hastalıkların en belalılarını, doğal afetlerin en acılarını, savaş denilen yıkımın en korkunçlarını yaşadıkları halde hep yeniden küllerinden doğabilmeleridir beni ümit etmeye bağlayan.
Çok da iyimser biri değilimdir, genelde felaket senaryoları doludur kafamın içi, distopya okumayı mutluluklar içindeki bir dünya hayalinden daha çok severim ama iyiye asla ulaşılamayabileceği düşüncesi beni üzüyor nedense.
Ve nihayetinde buna teslim olmak da aslında bir psikolojik savaşta yenilen taraf olmak gibi geliyor bana.
Çünkü tüm pazarlama taktikleri (ister siyasette, ister sağlıkta, isterse zeytincilikte olsun), ürünün/kişinin/toplumun başının dertte olduğuna vurgu yapar. Öyle karanlık bir tablo çizilir ki; size sunulan her çözüme balıklama atlayacak hale gelirsiniz. Özellikle de bizdeki gibi sürekli tetikte yaşayan toplumlarda çok işe yarar bu taktik.
Bu arada zaten derdin kaynağını da kendileri yaratırlar. Dert de derman da bende hesabı…
Sonrası kısır döngü.
E napalım derseniz, her çözüm sunana atlamayın ama ümit etmeyi ve hayal kurmayı da asla bırakmayın derim.
Sihirli değneğinizin şarjı bitiyorsa, hayallerinizi ertelemek yerine ya ona enerji bulmanın yollarını arayacağız ya yeni bir değnek alacağız ya da sihirli değnek olmadan hayallere yön çizeceğiz.
Zaten geriye kalan seçenekler çok da parlak değil.