Bizim sektör (basın) okuyucunun dikkatini çekecek başlık atmayı sever. Gerçi eli mahkûm sevmeye. Başka nasıl okutacağız haberleri?
Gündemi bizimki kadar sık değişen, her an bir başka şok edici gelişmenin yaşanabildiği ülkelerde haliyle haberler bir müddet sonra kanıksanmaya başlıyor.
Bu da doğal olarak insanları daha önce izledikleri bir filmi yetmişinci kez izliyormuş hissine sürüklediğinden (okuma alışkanlığı olanları ayrı tutuyorum bu konudan, nasıl olsa sayıları kaideyi bozacak kadar fazla değil) daha spotu bile okumadan öteki habere geçiş yapıyor insanlar.
Sektörümüz de buna çare olarak geçtiğimiz yıllarda bir akım başlatmış, “Şok haber, Flaş haber” vesaire gibi başlıklarla haberleri okutmaya çalışmıştı.
Şimdi artık o da geri tepiyor. Çünkü bir kitleye bu kadar şok verirseniz, bir yerden sonra artık “Acımadı kiiiii” diye ortada dolanmaya başlıyorlar.
Yeni akım ise şok kelimesini kullanmadan başlık vasıtasıyla okuyucuyu şoka sokmak.
Öyle bir başlık atılsın ki mesela insanlar daha habere bakmadan ilginç bir gelişme görecekleri beklentisine kapılsınlar isteniyor.
Yazıma başlık olarak seçtiğim yazı, “Gelmiş geçmiş en korkunç kişi”, Roma imparatorlarından Calligula ile ilgili enteresan olduğu düşünülen bilgilerden derlenen bir küçük kültür haberciğine ait.
Doğal olarak bakıyorsunuz içeriğe…
E ama insanı şok etmeyi bırakın, şaşırtmıyor bile. Niye?
Çünkü biz ülke olarak bundan çok daha beterlerini gördük zaten.
Mesela yazıda Calligula’nın öz kız kardeşini hamile bıraktığı ve sonrasında doğan çocuğun yarı tanrı olabileceğini düşündüğünden kardeşini öldürttüğü yazıyor.
Eee, bu muymuş korkunç olan demediniz mi siz de?
Sadece bir yılda yaşanan cinsel istismar ve çocuk-genç-kadın cinayetleri bile asıl korkunç insanın taa içimizde yaşadığını göstermiyor mu zaten?
Umalım da bir toplu delirme seansı yaşayıp, yabancı ülke basınlarının manşetlerine düşmeyiz, “Gelmiş geçmiş en korkunç ülke” diye.