Aslında kanunlarımızda uzun yıllardır yeri olmasına rağmen trafikte geçiş üstünlüğünün (bu yılki deyimle yaya öncelikli) yayaya verilmesi ne yazık ki ancak sıkılaştırılan cezai uygulamalar ile mümkün olur hale geldi.
Mümkün olur hale geldi dedim ama buradan tabii ki sorunun çözüldüğü gibi bir anlam çıkmamalı.
Çünkü henüz hiçbir şeyin tam olarak çözülebildiği yok.
Yayalar “Geçiş üstünlüğü bende” diyerek akan trafikte araçların önüne atlıyor.
Araç sürücüleri yaya geçitlerine yaklaştığında yavaşlamayı bir kenara bırakın, doğrudan gaza basıyor ya da bir bakmışsınız araçlarını yaya geçitlerine park etmiş oluyor.
İl Trafik Komisyonu da sanırım son günlerdeki sıkıntıları da göz önüne alarak bir takım düzenlemelere gideyim demiş.
Çok yerinde bir karar.
Peki uygulama olarak ne yapıyorlar, ilk icraat olarak fazla buldukları yaya geçitlerini kapatıyorlar.
Bakın, bir karar toplumun ihtiyaç, dinamik ve alışkanlıkları gözönüne alınmadan verilmeye kalkılırsa; ancak zarar verir.
Çanakkale’nin demografik yapısı emekli ve öğrencilerin yoğunluğunda oluşur.
Bunlar da öyle sırf siz öyle uygun gördünüz diye otobüs duraklarına yakın olmalarına rağmen kapattığınız yaya geçitlerini kabullenmez.
Umuyorum ki yarın öbür gün bana bu yazı ile ilgili olarak “Yanılmışım, her şey çok yolunda gidiyor. O yaya geçitlerini kapattıkları için hem yaya hem de araç trafiği çok daha iyi işler hale geldi” diye yazmak nasip olur.
Ancak öyle olmazsa da şaşıracak halim yok.
Çünkü Çanakkale ile ilgili olarak alınan kararlar genellikle hep bir “ben yaptım oldu” şeklinde uygulamaya geçer ve ceremesini de vatandaş ya bozulan huzuruyla, ya canıyla ya da parasıyla öder.
Neticede bugüne kadar trafik ile ilgili alınan kararların hiç kimseyi memnun edebildiğini de görmedim.
Tekrar içtenlikle söylüyorum ki umarım yakın bir gelecekte bu satırları yazdığım için pişman olurum.