23 Haziran seçimleri tamamlandı. Millet ittifakının adayı Ekrem İmamoğlu, ikinci kez seçimi kazanan isim oldu. Şimdi tüm gözler, siyasi partilerin kendi içersinde atacağı ilk adımlara çevrildi.
Seçim sonuçlarını en doğru tespit eden siyasi parti iddiasını sürdürebilir. Hata yapan, gerçeklerden uzak tespitlerde bulunan ise gelecek seçimlerden önce yok olup gider. Millet ittifakı arkasına aldığı bu rüzgârı, şımarmadan, halktan kopmadan sürdürürse, gelecek seçimlerde de başarısını sürdürebilir. Yeter ki CHP’de “elit” hastalığı yeniden nüksetmesin.
Genel değerlendirmeyi kısaca geçelim. Biz gelelim yerel anlamdaki değerlendirmelere. Çanakkale halkı CHP üzerinden Ülgür Gökhan’a meclis atamasının dışında üçüncü kez güvenoyu verdi. Sayın Başkanın omuzlarındaki yük, bu seçimlerde daha da arttı. Hatta üç katına çıktı. Destek verdiği, omuz attığı her aday listeye girip, seçilmeyi garanti altına aldı. (Çanakkale Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyaset “Ülgür Gökhan” isminden sonra başlar). Sayın Gökhan’ın desteği ile ipi kolaylıkla göğüsleyenlere örnek verecek olarsak, ilk akla gelenler, Kepez Belediye Başkanı Sayın Birol Arslan, İl Genel Meclis üyelerinden Sayın Ömer Ar ve Güneş Pehlivan. Belediye Meclis Üyelerinden Sayın Rebiye Ünüvar. Hal böyle olunca Sayın Başkanımızın sorumluluğu daha da artıyor.
AK Parti’de ise yetkisi sonsuz olan ama sorumluluğu artan isim olarak da akla ilk Grup Başkan Vekili Sayın Bülent Turan geliyor. Yerel seçimlerin sonunda kazandıkları ile kaybettiklerini teraziye koymalılar. Marka belediye olarak Biga’yı alırken, iddialı oldukları Gökçeada’yı, Çan’ı kaybetti. İsmi Sayın Turan’la neredeyse eş anlamda anılan ve İnna’yı Umurbey ovasına ayak bastıran, şeftalisini uzaya gönderen Sami Yavaş da seçimi kaybedenlerden. Bayramiç ve Ayvacık’ı CHP’ye verirken, parti isminden çok, kendi ismi ile ön plana çıkan Sayın Mevlüt Oruçoğlu ile Geyikli’yi aldılar.
“Yerelde iktidar değilsen, muktedir de değilsin” deyimini, bugüne kadar İl Genel Meclisindeki çoğunluğu ile aşan AK Parti, son seçimlerde bu üstünlüğünü de kaybetti. Yerel milletvekillerini kaybedince, azınlığa mahkûm oldular. Gerçi bazı riskleri göze alıp, bu kayıplarını şimdilik Sayın Valimiz Orhan Tavlı’nın girişimleri ile bertaraf ettiler. İl Genel’de Meclis Başkanlığını CHP’ye kaptırırken, yatırımları Köylere Hizmet Götürme Birliği üzerinden yaparak, eski alışkanlıklarını sürdürmeyi başardılar.
Burada yazıma bir paragraf açayım; İflas etmiş olan GESTAŞ ile ilgili ayrıntıları ve bazı bize gelen belgeleri, önümüzdeki günlerde kaleme alacağız.
Sayın Turan’a ne akıl vermek, ne de avukatlığını yapmak haddimiz de hakkımız da değil. AK Parti Çanakkale’de eski günlerine dönmek istiyorsa, milletvekillerinden, bakanlardan, AK Parti’nin siyasi kadrolarından çok, kendisini REİS’çi gösterip, elini hizmet etme taşının altına sokmayan bürokratlardan Çanakkale’yi kurtarmalıdır. Bir kaç bürokratın dışında görevini hakkıyla yapan, yapmaya çalışan kimse yok. Devlet kademesindeki en üst makamdan en aşağıdaki makama kadar durum böyle.
Belediye dâhil her kurumda saltanat hüküm sürüyor. Bizde halka hizmet etmek için makam işgal edenler nedense başımıza hükümdar oluveriyorlar. Yönetim kurulu üyeliklerinden alınan makam paraları bu üyelere hizmet etsin diye veriliyor. Bir gün bir çalışanın SGK’sını ödemeyen, arkasında vergi levhası olmayan makam sahipleri halka ukalalık taslayamaz.
Sayın Vekillerimiz başta olmak üzere, Sayın Cumhurbaşkanımızın temsilcisi Sayın Vali, halkın seçtiği Sayın Belediye Başkanımız, Başkanları, bu tür bürokratları, bürokratlarınızı, iyi izleyin. Onların yan gelip yatması, dalkavukluğu, gün gelir, sizin koltuğunuzu da etkileyecektir. Doğa güçsüzü, siyaset hatayı affetmez.