Hastaneler doğası gereği olacak, kapıdan içeri girerken sıkıntı bastıran yerler. Dolayısıyla hiç kimse (psikolojik bir rahatsızlık kaynaklı değilse) canı sıkıldığı için hastaneye gitmez. Giden kişi illa ki bir şeyden muzdariptir. Bunun eğitimini almış kişilerden derdine bir deva bulmayı amaçlar.
Yani biz oraya gerçek hayatta bulamadığımız şefkati, parayı ya da sevgiyi aramaya gitmiyoruz. Önce bilgilendirilme, ardından deva istiyoruz.
Geçtiğimiz hafta annemin rahatsızlanması üzerine iki günüm Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Hastanesi’nde geçti. Orada gördüğüm temizlik sıkıntısı ile ilgili bir haber yaptım. Gazetemizde okuyabilirsiniz. Benim için o haberle ilgili en büyük sıkıntı inanın objektifliğimi koruyabilmek oldu. Çünkü o görüntüleri gördüğüm an, vaziyetin içinde bulunduğum an yazıyor olsaydım inanın yazım dili bu kadar nötr olamazdı.
Temizlik için yalnızca bir personel var bölümde (diğer tüm bölümlerde de sayı aynı). Bu kişinin aynı anda hem tüm servisi temiz tutması, MR ya da diğer görüntülemelere gitmesi gereken hastaya eşlik etmesi, kan tahlili raporlarını ilgili kişiye iletmesi gerekiyor.
Yani hastanıza mikrop bulaşmasını istemiyorsanız (ki hastane mikrobunun öldürücülüğü hakkında konuşmak haddime düşmez ancak endişemi dile getirmek konusunda her türlü hakka sahibim) iş kesinlikle başa düşüyor.
SURATIYLA DÖVENLER
Acile giriş anını pek çoğunuz yaşamışsınızdır, o hal tam olarak can havlidir. Yani ölüm korkusundan doğan güçlü bir tepki. Bir tek kişinin bile yüzünüze bakması için gözlerinizi etrafınızda gezdirirsiniz. Ve karşınızda sizinle karşılaşmamak için çevrilen kafalar bulduğunuz an yaşadığınız gerilim tırmanır.
Evet, odada acil müdahale gerektiren başka bir durum var. Evet, odada farklı hastalar da var. Peki hiç mi o an için yanınıza gelecek, “Şu an için tüm yetkin arkadaşlar kalp masajı yaptıkları için meşguller, en kısa zamanda sizinle ilgilenilecek” diyebilecek bir insan yok? Eh, o da var. Geliyor mu? Hayır.
Bakın, muhakkak tıp fakültelerinde özellikle acile gelen hasta ve hasta yakınlarıyla ilgili davranış metodları ile ilgili ders vardır. (En azından öyle umuyorum). Hali hazırda görevini ifa edenler de dahil, tüm sağlık profesyonellerine bu yönde daha uygun bir eğitim verilmesi artık kaçınılmaz hale gelmedi mi?
Sağlık personeline saldırılması nasıl kabul edilebilir bir şey değilse, hastasıyla ilgilenilmediğini düşünen hasta yakınına ters davranmak, tansiyonu yükseltecek söylemlerde bulunmak da kabul edilir değil.
“Herkes mi kalp masajı yapıyor?” sorusuna sakin bir ses tonu ile yanıt verilebilecekken, “O zaman biz de sizin hastanız kalp krizi geçirirse ona kalp masajı yapmayız” demek ile bu işler çözülecek gibi değil.
Bir şey sorduğunuzda yanıt alamamak, yanıt vermeye lütfedildiyse bir cümleden fazlasını söylediklerinde gerisini sizin tahmin etmek zorunda kalmanız, hastalıkla ilgili detaylı bilgilendirme ve yönlendirmenin asla olmaması, kendisine teşekkür eden kişiyle göz temasından kaçınarak küfür yemiş gibi davranmak falan inanın bunu yapan doktorların dahi karşılaşmasını istemeyeceğim şeyler.
Dilerim hiçbir insan, kendisine reva görmeyeceği bir şeyi hele de kendisinden şifa ve bilgi bekleyen birine yapmasın.