Aslına bakarsanız çok güzel, içinde bir sürü incelikler barındıran bir kelime Muhafaza. Sakınma, koruma, kollama, saklama gibi pek çok anlam taşıyor.
Muhafazakârlık da aynı kökenden gelmekle beraber, yıllar içinde daha çok gelenek ve/veya dini uygulamalara bağlı kalan kişiler için kalıp kelime haline geldi. Hatta bazı ülkelerde bu ismi de içlerinde barındıran siyasi partiler var.
Birkaç gündür günlük yaşamın içinde dönüp duruyor bu kelime kafamda. Niye biz hakikaten korumamız gerekenleri bir kenara bırakıp, sırf eskiden de vardı diye bazı şeyleri inatla yapmaya devam ediyoruz.
Deve ve horoz gibi hayvanların güreştirilmesi, küçük yaşta evlilik, başlık parası, berdel, düğün ve kutlamalarda havaya ateş açma, kurban için hayvan öldürmek ve daha nice “gelenek” adı altında muhafaza ettiğimiz şey var.
Hâlbuki bizim hakikaten çok güzel, düşünceli geleneklerimiz de var. Kendimizden daha zor durumda olduğunu düşündüğümüze yardım eli uzatmak, komşumuza göz kulak olmak (özel hayatına müdahil olmak değil), selamlaşmak, sokak hayvanlarına yiyecek-içecek sağlamak, kimselere hissettirmeden yardım etmek gibi…
Nerede ve nasıl oldu da biz asıl korumamız gerekenleri bir kenara bırakıp, çoktan terk etmemiz gerekenlere tutunur olduk?
Ne zaman başladı toplumsal iç çürümesinin hızlanışı?
Başkasının acısıyla, hastalığıyla, maddi durumuyla, tercihleriyle, farklılıklarıyla alay etmenin ayıplandığı zamanlardan, ofansif şaka adı altında herkese yargı dağıtır gibi saldırmalara ne zaman geçtik?
Güzelliği, iyiliği koruyalım diyeni dinozor ya da beceriksiz veya enayi olarak yaftalamaya nasıl başladık?
Umalım da 2019’da artık daha az gereksiz muhafazakarlığa maruz kalırız.