Biliyorsunuz, 2019’un ilk günüyle birlikte hayatımızda bir takım değişiklikler oldu. Bunlardan en çok konuşulanı ise asgari ücrete gelen zammın ardından poşetlerin paralı olması oldu.
Tabii ki toplumun her kesiminden de buna olumlu ya da olumsuz tepkiler geldi. Pazarcı esnafı bu parayı vatandaşa yansıtamayacağını söylerken, marketlerde kasada ödeyeceğiniz adet başına 25 kuruş ile poşet sahibi oluyorsunuz.
Dün gazetelerde konuyla ilgili pek çok açıklama da vardı. Bunlardan birinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sıfır Atık Yönetimi Dairesi Başkanı Ahmet Varır, ücretli poşet uygulamasıyla ilgili “İlk günün refleksi olsa gerek bazı noktalarda poşet kullanımında yüzde 70’lere varan azalmalar olduğunu görüyoruz” demişti.
Bir de duruma farklı açıdan bakan vatandaşlar var tabii. Hiç de haksız olmayarak “Madem poşetin parasını ben veriyorum, o zaman ya üzerinde reklam olmayan poşet vereceksiniz ya da firmanızın reklamını yaptığım için bana ücret yapacaksınız” diyor.
İlk okuduğunda insanı gülümseten bu cümle hiç de mantıksız değil.
Herhangi bir mecrada tanıtımınızı yapmak isterseniz bunu ancak bir bedel karşılığı yaptırabilirsiniz.
Yani yok öyle üç kuruşa beş köfte durumu.
Madem bu insanlar piyasada 10 kuruşa alabileceği poşeti sizden 25 kuruşa almak zorundaysa, siz de onun talebini dinlemek zorundasınız.
Ya renksiz ve reklamsız bir poşet verirsiniz ya da müşterilerinize bu bedelin sizin tarafınızdan karşılanacağını duyurursunuz veyahut bambaşka ortak bir yol bulunur.
Umarım bu uygulamayla beraber vatandaş gereksiz yere poşet almaktan vazgeçer de konu da kendiliğinden tatlıya bağlanmış olur.