Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla bizim büronun bulunduğu sokak şenlendi. Sokağımızın ismi Tarla Sokak olarak geçiyor. Bu günlerde sokağımızın durumu başkentin geçmişteki Güniz Sokak’ı anımsatıyor. Bizim sokakta ikamet eden CHP’de hareketlilik hızlandı.
İl Genel Meclisi, Belediye Meclisi ve Belediye Başkanı aday adayları bizim sokakta endam göstermeye başladı. İster inanın ister inanmayın, ben hiç parti binasına uğramayıp da bir yerlere aday olmak için gelenleri tek tek gözleyebiliyorum. Bu güne kadar Belediye Meclis Üyeliği görevine seçilip hiç parti binasına gelmeyenler neredeyse sokaktan çıkmıyor. Tabii buna bir de Çanakkale’nin özel durumunu ekleyip CHP’den seçilmeyi garanti görenleri eklemek gerekir.
İl Genel Meclisi üyeliğine bu seçimde rağbet daha fazla. Sanırım bunun tek nedeni maaşının yüksek ve garanti para olması olabilir. Çünkü aday adaylarına on köy muhtarının ismini sorsan ya da beş daire müdürünün ismini söyle desen zor bilirler. Dert hizmet edip sorun çözmek değil. Tek dertleri seçilmek. CHP’de bu seçimde Belediye Meclisine çok rağbet edilmiyor. Bunun nedenini çözemedim!
Ha bu arada gruplar arası pazarlıklar olmuyor mu? Olmaz olur mu? Çok çetin ve çekişmeli geçiyor. İş öyle noktalara kadar gelmiş ki, grup liderleri kendi adamlarına yer bulmuş, oğullarının iş ortaklarının babalarına yer aramaya başlamış. İşi de garantiye almışlar. Kimler mi? İsim vermeye gerek var mı? Son 30 yılda kim varsa tabii ki yine aynı isimler. Yeni isimlere yer var mı? Onlara şimdilik ihtiyaç yok. Onlar sadece seçimlerde koştursun, hizmet etsin. Cumhuriyet Halk Partisi bu kafayla giderse çok değil önümüzdeki seçimlerde sandık görevlisi bile bulamayacaktır. Bence partinin sloganı olarak amblemin yanına “Değişimin tek gücü, koltuktan gitmemek, değişmemektir” yazmalı.
Sadece Cumhuriyet Halk Partisi’ne özgü değil; günümüzde siyaset, hizmet odaklı olmaktan çıkartılmış, çıkar ve koltuk odaklı olarak yapılmaya başlanmıştır. Durum böyle olunca seçmenin de seçilmenin de anlamı çıkar ve çıkarı sürdürülebilirlik mi olmuş oluyor? Seçilip Ankara’ya gidenler, üçüncü Mezit köprüsünü geçtikten sonra, yeniden seçilmenin yöntemini arıyor. CHP’den milletvekili seçilip genel merkeze gidenler de, geri dönüp nasıl Belediye başkanlığı makamına otururumun hesaplarını yapıyor?
Çanakkale Cumhuriyet Halk Partisi’nde ağzını açan her yetkili ya da seçilmiş ön seçimden söz ediyor. Beklenti de tüm üyelerin katılımı ile yapılacak bir ön seçim. Peki, gerçekleşir mi? Hiç sanmıyorum. Genel Merkez ve zihniyeti yine eskisi gibi sanki iktidardaymış, işleri çokmuş, yoğunmuşlar süsü verip, zaman darlığını bahane ederek atama yöntemi geçerli olacaktır. Bu arada bir de dillerden düşmeyen milletvekili, il başkanı, belediye başkanına ayrılacak kontenjan için fermuar sisteminden söz ediliyor. İyi Parti ile ittifak mı? Bir başka bahara sanırım.
Unutmadan bir tespitimi de sizinle paylaşayım. Deniz Baykal’ın Genel Başkanlığı döneminde CHP Genel Merkezinde ‘Bülent’ ismi çok kullandırılmazdı. Nedenini o dönem siyaset yapanlar iyi bilir. Bu günlerde bizim çakma Güniz Sokak’ta da ne tesadüfse yine ‘Bülent’ ismi kullanılmamaya özen gösteriliyor. Kim bu ismi söylese koltuk işgalcilerinin tüyleri diken diken olmuyor belki ama duymazlığa geliyorlar. Ben nedenini çözemedim, Çözen varsa bana da anlatsın.