Doların yükselişiymiş, klasik bayram zamlarıymış, ekonomideki dar boğazmış derken bayram öncesi hepimizin tadı kaçtı.
Bayram demek zaten masraf demek…
Çoluğa çocuğa kıyafet almak ister, evine gelene bir tatlı sunmak ister, bayram temizliği ister. İster allah ister.
İyidir de üstelik bunlar.
İnsana devam etmek için itici güç olurlar bazen hiç de çaktırmadan.
“Dur şu bayram geçsin” bakarız deriz işleri ya da sorunları ötelerken.
Her dönemde aileler maddi durumlarına göre nakit sıkıntısı çeker, ona eyvallah. Ancak bu aralar asıl sıkıntı umut sıkıntısı çekiyor olmamız.
Artık pek çok insanda “yarın ola, hayrola” diyecek kadar bile enerji kalmamış.
Yine de enseyi karartmanın alemi yok.
Madem ki bayram gelmiş, onu hoş karşılamak da bize düşer.
Konuya komşuya gülümseyin. (Tabii selam verdik, borçlu çıktık durumu olabilir. Ona bir şey diyemem).
Yaşlıya yer verin, saygı gösterin. (Sevgi içten gelirse kıymetli olur da saygı her türlü gösterilebilir kanımca),
Muhakkak ama muhakkak bir çocuk sevindirin. Öyle yüzlerce liralık hediyelere ihtiyacı yok çocukların, başlarını okşayın. Onlarla oynayın, dinleyin.
Ve de bence en önemlisi, bu bayramı bir hayvanın canını alarak ya da vesile olarak değil, bir hayvanın hayatını güzelleştirerek geçirin. Bir kap su koyuverin kapı önüne, sevabı can almaktan bin kat fazladır. Emin olun.
İyi bayramlar.