Bu yılın Kurban “Bayramı” 21 Ağustos’ta başlayacak. Daha şimdiden ülkenin her tarafında “Kurban bulunur, kesilir, yüzülür” vesaire gibi bir sürü yazıyı görebilirsiniz.
Kurban kelimesinin etimolojisi incelendiğinde; kelime İbranice qorbān: “sunmak” ve süryanice qurbānā: “fedakarlık”la ilişkilendirildiği gibi aynı kökten gelen üç harfli Arap etimolojisi gözönüne alındığında “bir yol” ya da “birisine yaklaşmak” ya da “yakınlık” anlamına da gelir.
Peki biz bu yakınlığı kurmak için ne yapıyoruz? Kendimizden ne gibi bir fedakârlıkta bulunuyoruz? Hiç!
Hem de kocaman bir hiç! Üstelik daha da beterini yapıp, hiçbir günahı olmayan hayvanların gırtlaklarına dayıyoruz bıçağı, kendi kefaretimiz ödensin diye.
Asıl amaç Allah’a yakınlaşmak, onun rızasını kazanmak için “fedakârlık” yapmak ama biz onu bile başka bir masumun canına yükleyebiliyoruz.
Gerçekten bilmek ve öğrenmek isteyenler gerek İslâmi ve diğer dinlere ait kaynaklardan, gerekse konuyla ilgili internet üzerinde yayımlanan dokümanlardan ihtiyaçları olan bilgiyi alabilir.
Oralardan alamayacakları bir tek şey var: VİCDAN!
Vicdanınız varsa eğer, bu bayram kendi fedakârlığınızı cebinizden çıkacak birkaç kuruşla sınırlamayın. İhtiyacı olan birine yardım edin. Hatta hakiki bir masum arıyorsanız yardım edecek, bir hayvanın kurtuluşuna ön ayak olun.
Bir de aklınızın bir köşesinde dursun, insanoğlu masum hayvanların canını almaya devam ettiği müddetçe huzur, adalet, refah nedir bulamayacaktır.