2000’li yıllara girişimiz dilimizin zenginliği açısından da yeni bir çağın başlangıcı oldu. Halihazırda kendi diline hakim olma konusunda bir dünya markası olan Türkiye insanı, gerek teknolojik ürünler için türetilen ve günlük hayatımızı ele geçiren kelimeler, gerekse yapı bozuma uğratarak anlamının tamamen dışında kullandığımız ve içlerini boşalttığımız kelimeler olsun hiç sıkıntı çekmiyoruz doğal olarak.
Mesela artık yeni küfür ve hakaret kelimelerimiz var. Üstelik bunları devletin verdiği gayet resmi bir resepsiyondan tutun da stadyumlara kadar her yerde kullanabilirsiniz.
Hemen ilk aklıma gelen entelektüel oldu mesela. Artık birisine kafanız kızdığında “entel dantel iş yapma” diyebilirsiniz. Varoş var, ezik var, marjinal var, var da var ancaaaak içlerinden biri var ki yeni favorim olur kendileri. ELİT!
Fransızca élite “seçkin, seçilmiş” sözcüğünden alıntı olan elit, élire “seçmek” fiilinden türetilmiş. Bu sözcük Latince eligere, elect- “seçmek, ayırt etmek” fiilinden evrilmiş.
Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, mümtaz, güzide, mutena gibi gayet güzel anlamlarda da kullanılan, bir toplumda saygın ve etkin mevkilerde bulunan ve toplumun eğitim, ekonomi, siyaset, askeriye, din, sanat vb. alanlarıyla ilgili etkinliklerin denetimini elinde tutan kişi veya grup gibi kullanımları da olan bu kelime herhalde bu kadarcıkla kalacak değildi.
Şimdi de biz olaya el atıyor ve onu bir çeşit nefret objesi haline getiriyoruz. Daha nasıl bir hizmet bekleniyor ki bizden?
ELİT MUHTAÇ OLMUŞ KURU SOĞANA
Soğan ile patatese zam üstüne zam gelince artan popülariteleri elit kelimesiyle birleşti ve ortaya hiçbirimizin ihtiyacı olmayan cümleler çıkmaya başladı.
Halkımızın bir bölümünün kendisini elit sandığı, kalanının da “Hadi ordan elit!” diyerek hınçla yerin dibine batırmaya çalıştığı, bazı siyasi görüş sahiplerinin “Demokrasiye inananlar ve elitler giremez” naraları attığını da düşünecek olursak biz bu elitliğin ekmeğini daha çok yeriz gibime geliyor.