Geçtiğimiz günlerde “Nedir bu kin kusmak” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Bir çok okuyucum benimle aynı fikirde olduğunu belirtirken, sosyal medyada yazıyı beğenemediklerini, izlendiklerini, fişleneceklerinden korktuklarını dile getirip özür dilediler.
Demek ki yazımda söz ettiğim gibi karpuz gibi ikiye bölünmüş durumdayız. Herkes gölgesinden korkar olmuş. Yazık bu düştüğümüz durumlara. Bu kadar mı birbirimize kinlendik? Bu kadar mı birbirimizi anlamak istemiyoruz? Aynı düşünmeyen, insanlara hep böyle düşmanmış gibi mi davranacağız? Bizim gibi düşünmeyen insanların çocukları ile çocuklarımız okullarda arkadaşlık etmeyecek mi? Eski dönemlerdeki ağırbaşlı, anlayışlı, herkesi kucaklayan bürokratlarımız nerde? Gerçekten neler oluyor bize?
Bu ne düşmanlıktır?
Geçtiğimiz hafta bazı yerel gazeteler AK parti İl Başkanı Yeşim Karadağ’ın, Belediye Başkanı ile tokalaşması konusunda neredeyse savaş çıkartacaklardı. Bizler bu kadar mı birbirimize tahammül edemez olduk? Yada bu tartışmalardan kavgalardan kimler nasıl besleniyor? Yahu kardeşim birisi iktidar partisinin Çanakkale temsilcisi. Bir diğeri de Çanakkale halkının seçtiği eski deyimle “El-emin” belediye başkanı. Ne var bunda? Bu kadar ucuz ne siyaset olur, nede yapılır.
Milli eğitim mi? Ötekileştirme mi?
Bizim okuduğumuz yıllarda hayat bilgisi dersi vardı. O yıllar siyah önlüklü, beyaz yakalıklı yıllardı. Kızların, beyaz yakalıklarına anneleri işleme ile süslerlerdi. O yıllarda derste öğretmenlerimiz, bize ‘büyüklerinizin yürürken önüne kesmeyin. Konuşurken de sözlerini kesmeyin. Küçüklerinizi sevin. Büyüklerinizi sayın’ diye öğretirlerdi. Yerli malı haftaları olurdu. Evimizden bölgede ne üretiliyorsa, sınıfa getirir, arkadaşlarımızla, öğretmenlerimizle birlikte yer, var olan malımızı paylaşırdık. Nerde kaldı o günler?
Elmalar niçin dağıttırılmıyor?
Biliyoruz, Sayın Cumhurbaşkanımız kendisine ulaştırılan bilgiler ışığında, (haklı olabilir, olmayabilir. Makama saygılıyız) Sayın Belediye Başkanı hakkında ‘Onsekiz Martta da ben konuşturmayacağım” dedi. Kentteki tüm bürokratlarda bu açıklamadan kendisine pay çıkartmış olabilir. Tüm bunlar siyasi bakış açısı. Ben Çanakkale özelinde olayları değerlendiriyorum. Her yıl dağıtılan geleneksel hale gelmiş yöremizin elmaları niçin okullarda dağıtılmıyor? Böyle bir bakış açısı olmamalı. Belediye yetkilileri de bu organizasyon için önceden bilgilendirme yazısı, verip izin almadılarsa buda işgüzarlıktır. Bunu da ayırt etmek gerekir.
Ama Çanakkaleliler olarak bizler, AK Partiye oy verenlerden de, CHP’ye oy verenlerden de duyduğum, öğrendiğim, yazmamı istedikleri tek konu şu; “Bu bürokratlara emir veren siyasetçiler yarın buradan çekip giderler. Bürokratların Çanakkale’de görev süresi zaten belli. Bir yılını doldurmamış vali bile gördük. Lütfen şehrimizi karpuz gibi ikiye bölmesinler”. Genel istek hep bu yönde. Seçilmişler de lütfen herkesten, her kesimden oy aldıklarını unutmamalı.