Spor karşılaşmalarında (Futbol dahil) istatistik tutulur.
Baskette, Voleybolda hatta futbolda teknik direktörler, oyuncularını buna göre değerlendirip tetkiklerini de böyle geliştirirler, uygularlar.
Türk futboluna istatistiği Ersun Yenal’ın getirdiği bilinse bile asıl mucidinin rahmetli Tevfik Lav, olduğu söylenir.
Alex Ferguson, İskoçyalı eski futbolcu, bugünün Sir Alex unvanlı teknik direktörü.
Sporda tutulan istatistikler için der ki; “Futbol istatistikleri mini eteğe benzer.
Bir çok şeyi gösterir. Ama asıl merak edileni göstermez” der.
Gerçekten de böyle midir?
Bazı isimler vardır. Bizim adımıza koltuklara oturtulur.
Bunun nedeni, bize yani halka hizmet etmeleridir.
Türkiye’de doğrularla gerçeklerin farklı olduğunu da resmi kurumlardaki gelişmelerden tespit etmeliyiz.
Her insan dürüst olmalıdır. Bu bir doğrudur.
Peki, Gerçek midir?
Nasıl mı?
Her kuruma müfettiş, mülki amiri, ya da başkanı gelip halk adına yetki verilenleri araştırıp, inceliyor mu?
Evet.
Peki sonuç ne çıkıyor?
Kocaman bir hiç.
Niye o zaman mal varlığı artışlarını irdelemiyorlar?
Daha önce de yazıp söylemiştim.
Eşyalar bağırır.
Ben mirasla geldim.
Ben şans oyunlarıyla geldim.
Ben alın teriyle geldim. (Bunu söyleyen eşya, sıradan olandır. Çok fazla rastlanmaz. Lüks değildir.)
Ya da hissettirir ki;
Ben, rüşvetle, imtiyazla geldim.
Kentimizde, Çanakkale’de imtiyazlı siyaset, imtiyazlı Ticaret yapanları hepimiz çok çok iyi biliyoruz.
Müfettişler, mülki amirleri Halk adına iş yapmaları için yetki verilenlere bir sorun.
Bir bakın.
Sülale boyu bir kuruma yerleşenlere,
Kurumu eşleri ile paylaşanlara,
Şekilli sakallılara,
Çakma topuklu efelere,
Uzun adam olamadan, kısalıp kalanlara
Yalakalara, yağcılara,
“Eşyaların dili vardır”
Size nerden, nasıl geldiklerini söyleyeceklerdir.
Halk adına iş yapın diye makam, yetki verildiyse,
Halk adına sorgulayın, araştırın.
Alın teri ile kazandıkları arabaya mı biniyor?
Konakta mı oturuyor?
“Kayınpederimden miras kaldı” deyip caka mı satıyor?