Nöbetçi Eczaneler
Çok yorum yapılan konulardan biri daha ülke gündemine girdi. Birini çözmeden/çözemeden diğeri geliyor. Sanki sıraya konuşmuş gibi.
Ülke gündeminde şimdi de Kudüs konusu var. Çanakkale’de de durum aynı. Ülke gündemi konusunda da aynı, iktidar ile ana muhalefetin yaptıkları birbirini yalanlar şeklindeki açıklamalarda aynı.
AK Parti Çanakkale İl Başkanı Yeşim Karadağ bakın ne diyor?
“Müslümanların en kutsal şehirlerinden biri olan içinde ilk Kıblemiz olan Mescid-i Aksa’yı barındıran, uğruna canlar feda edilen, 400 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu tarafından barış içinde idare edilen Kadim Şehir Kudüs’ün ABD Başkanı Trump tarafından İsrail’in başkenti olarak tanınmasını şiddetle kınıyor ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul etmediğimizi bildiriyoruz .
Üç semavi din içinde kutsal kabul edilen Kudüs’ün ,bugün içinde bulunduğu statü bozulmamalı bölgedeki sorunları daha da artıracak uluslararası hukukun ihlali olan bu karardan acil olarak dönülmelidir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi “Kudüs Müslümanların kırmızı çizgisidir”
CHP Çanakkale İl Başkan Yardımcısı Güneş Pehlivan ise bir belge sunarak şöyle diyor…
“ABD İsrail’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyor.
AKP Genel Başkanı İsrail ile olan ilişkileri keseceğini söyleyerek çıkış yapıyor.
Neden?
Mesele ABD’nin Kudüs’ü başkent olarak tanıması mı?
O halde ABD ile ilişkilerin kesilmesi gerekmez mi?
Dünya liderinin ABD’ye -gerçek manada- kafa tutmaya gücü yetmiyor mu yoksa?
Kudüs 1948’den beri İsrail’in başkenti.
İktidara geldiğinde ilişkileri bu gerekçeyle neden kesmedi?
Türkiye fiilen İsrail’in başkenti olarak Tel Aviv’i tanımakta iken neden AKP Genel Başkanının iktidarı boyunca yapılan ikili anlaşmalar, yazışmalar Kudüs ile yapıldı?
Dün akşam, Reza Zarrab’ın tanıklığının 6. gününde, tüm yayınlarda Kudüs çıkışı vardı. Oyları ne zaman erimeye başlasa Müslüman-Yahudi düşmanlığını körüklemeye, gündem değiştirmeye çalışanlara soruyorum; aşağıdaki belgeyi ben mi imzaladım?”
‘Aşağıdaki’ tanımını yaptı belge gazetemizin sosyal medya sayfasında aynı anlatımda var.
Şimdi belgeden yola çıkarak sonuca mı gideceğiz, yoksa önce belgenin doğruluğunu-yanlışlığını mı sorgulayacağız? Ya da hep bir ağızdan konuşup halk ne anlarsa-ne anlamazsa ona göre mi davranacağız.
