ORTALIK, TOZ DUMAN!

Dünyada MAN, Ahrette iman. Ne memleketler varmış. Vukuat olmasa öğrenemeyeceğiz. Bir taraftan iş Adamı(!) Zarrab, diğer taraftan MAN adasına gidenler, gelenler. Gündem her gün değişiyor. Bu arada, torba kanunlar çıkarılıyor. Kimse farkında değil. Yemeklik 4 fasulye çeşidi ile Nohut, Barbunya ve Börülcenin İthalat Gümrük Vergisi sıfırlanmış. Türk çiftçisini öldürmek için elden gelen yapılıyor. Veraset ve intikal vergisi, yüzde 10’dan 20’ye çıkmış. Bizler, Cambaza bakmaya devam ediyoruz. Zarrab davasına gelelim. Bu maharetli iş adamı, üstelik yardımsever! İran’la olan ticaretimizin direksiyonuna geçmiş. Zira ABD’nin para ambargosu var. Yani, İran ile Ticaret yapabilirsiniz. Sıkıntı yok. Ancak  para aktarımı yapamıyorsunuz. ABD kim, biz kim? Neden karışır ki? Alışverişimize… Bizim İran’dan Petrol ve Doğalgaz ithalatımız var. Ama, Ambargodan dolayı parayı ödeyemiyoruz. Ne yapılmış. Türkiye’de kullanılan bu Petrol ve Doğalgaz paraları Halk Bankasına yatırılıyormuş. Yapılan ihracatların parası da, Halkbank’a geliyormuş. Bu sebeple, Zarrab denilen hayırsever iş adamı, ihracat yapmış gibi Halk Bankası’nda olan bu parayı alıp, Altın, Euro, dolara çevirip, Dubai üzerinden İran’a aktarmış. Komisyonu da yüzde 4’müş. Kafanız karışmadı umarız. Bu altın işine ABD uyanınca da, gıda ihraç edilmiş gibi gösterilmeye başlanmış. Tabi ki, hayali küçük Ali!

BİZE ZARARI NEDİR?

Bize, yani Türkiye’mize zararı var mı? Var tabi ki. Neymiş? İran’a borcumuz var. Para ödememiz gerekiyor. Ödeyemiyoruz. Ne yapmak gerekiyor? İhracat yapmak. Yani İran, alacağına karşılık, bizden ihtiyacı olan her neyse, gıda olur, giyim olur, ithal edecek. Biz de Petrol ve Doğalgaz borcumuzla mahsup edeceğiz. Bir nevi trampa. Dolambaçlı yollardan borcumuzu ödediğimiz için Türkiye zarara uğramış oluyor. Peki, ABD de olan nedir? Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Dünya kamuoyu nezdinde, hırpalamak, terörist bir devlet olarak göstermek. Yoksa bizim derdimiz Zarrab değil. Yaptığını çeksin. Zaten yapılan ticarete, kimsenin bir şey değdi yok. Bizim itirazımız, ortada dönen rüşvetleredir. İtham edilen insanlardan bir Allah’ın kulu da çıkıp, “Beni yargılayın. Suçsuzum” demiyor. Bu hayırsever! İşadamını, Türkiye’de yargılayamadık. Rüşvet verdiğini İddia ettiği, Bakanları akladık. AKP’nin oyları ile soruşturma rafa kaldırılmıştı. Şimdi de ağlaşıyorlar. Yapılacak İş, bu Âdemoğlunu, ABD den isteyip, Türkiye’de yargılamak olmalıdır. Farkındaysanız, Davayı yöneten Hâkim, her defasında, kayıtlara girmesi için Türkiye Cumhuriyeti’nin o zamanki Başbakanının adını zikrediyor. Bunun da bir proje oldu aşikâr. Ne yazık ki, işin bu noktaya gelmesine sebep olan bugünkü iktidardır. Bir zamanlar bu elamana arka çıkıyorlardı. Yere göğe koymuyorlardı. Cari açığı kapattı. Hayırsever deyip, Türk Bayrağı’nın önünde TV programı bile yaptırdılar. Üstüne üstlük, plaket bile verdiler. AKP iktidarının kol kanat gerdiği bu sahtekâr, şimdi Türkiye’nin başına bela açmak için Siyonistlerle, emperyalistlerle işbirliği içinde. Başımıza açtığı işlere bir bakınız. Adam, suçlu değilse, tutuklanacağını bile bile, neden tıpış tıpış Amerika’ya gitti. Demek ki, Türkiye’yi ve AKP’yi satmayı kafasına koymuş. Pazarlığı yapmış. Sayın Bahçeli, bu adama boşuna, Şarlatan dememiş. Sağlıcakla kalınız.