Defalarca dile getirildi. ‘Çanakkale’nin en önemli sorunu çevresel tehditlerdir’…
Çevre dostları eylem yapıyor, termikçiler, madenciler yine bildiğini okuyor.
Nefes almakta dahi güçlük çekilen Çan’da ikinci termik santral faaliyete geçecek. Karabiga’da onca tepki arasında termik faaliyete geçti bile.
Bir de ormanları yok ede ede maden arama çalışkanları var. Yok, efendim ücretini verip kesiyorlarmış da sonra yerine dikiyorlarmış…
Kesilecek 150 bin ağaçtan söz ediliyor unutmayın!
Bu işlerde ‘taraf-tarafsızlık’ kavramının her zaman iyiden yana işleyeceğinden emin olduğum için basın etiğini de bir kenara bırakmaya sakınca görmüyorum. Çünkü bu yazı sadece benim görüşüm, bir haber değil.
Çanakkale’den yana taraf olmayı da onurla ‘evet ben tarafım’ diyerek söylerim.
İDA Dayanışma Çanakkale’nin içinde bulunduğu durumu çok net bir şekilde özetlemiş. Okuyup tehlikenin farkına vardığımız da bakalım ne diyeceğiz, ne yapacağız?
“Ormanlar insanlar başta olmak üzere tüm canlıların, yaban hayatının yaşam alanlarıdır. Su kaynağıdır. Oksijen üretim alanlarıdır. Küresel ısınmayı önleyen karbon yutak alanlarıdır. Anayasanın 169. Maddesinde özetle ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyete ve eyleme müsaade edilemez denerek ormanlar korunmuştur. Orman Genel Müdürlüğü 1839 yılından başlayarak ormanların korunması, geliştirilmesi ve topluma çok yönlü ve sürdürülebilir faydalar sunacak şekilde işletilmesi görevlerini yakın zamana kadar yerine getirmiştir. Ancak son dönemde verdiği çelişkili kararlarla ve uygulamalarla ormanların korunmasını sağlayamayacağı anlaşılmıştır. ‘Ormanların altında kömür yoksa bu bölgelere termik santral kurmakta kamu yararı yoktur’ diye genelge yayınlayan genel müdürlük bir süre sonra siyasi baskı ile genelgesini geri çekmiş ormanlık alanlara ithal kömürle çalışan termik santrallar kurulmasının yolunu açmıştır. Yüzde 54 ü ormanlarla kaplı ilimizde 20 bin Wt varan termik santral kurma çalışmalarının böylece önü açılmıştır. Kurularak çalışmaya başlayan santrallerin baca gazlarından oluşan asit yağmurları, başta orman alanlarında olmak üzere tarım alanlarında, meralarda, su kaynaklarında geri dönüşü olmayan zararlar oluşturmaya başlamıştır. Ormanlara yapılan tehdit termik santrallerle sınırlı kalmamış, her geçen gün yenileri eklenen metalik madenciliğinde önü açılmış, Kazdağları ruhsat ruhsat şirketlere teslim edilmiştir. Metalik madencilikte en önemli girdi sudur. 1 ton cevheri işlemek için 4 ton suya ihtiyaç vardır. Başlangıçta suyu olmayan Lâpseki Şahinli işletmesi için Çanakkale Valiliği gayri sıhhi müessese ruhsatı vermiştir. Bu günlerde Kirazlı köyü yakınlarında işletilecek olan altın-gümüş madeni için GSMR başvurusu yapılmıştır. Şirketin ruhsat alanı ilimizin tek su kaynağı olan Atikhisar Barajı’nın su toplama havzasında, barajın uzak koruma alanı içerisindedir. Bu tür işletmelere karşı valiliği göreve çağırıyoruz”